Zeki Müren vefatının 22'nci yılında anılıyor
AA

Şarkıcı, besteci, söz yazarı ve oyuncu Zeki Müren'in, vefatının 22. yılında da sevenleri yalnız bırakmadı. Sevenleri bugünlerde, "Sanat Güneşi" ve "Paşa" olarak da bilinen Müren'in Bursa'daki mezarı ve müze haline getirilen Bodrum'daki evini ziyaret ediyor.

ZEKİ MÜREN HAKKINDA...

Klasik Türk müziğinin en büyük isimlerinden biri olarak kabul edilen sanatçı 6 Aralık 1931'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamlayan ve yeteneği babası tarafından keşfedilen Müren, Tamburi İzzet Gerçeker'den solfej ve sanat müziği usul dersleri aldı.

Müren, ilk bestelerini 1940'larda yaparken, bir yandan İstanbul Boğaziçi Lisesi'ne yatılı öğrenci olarak devam etti. Dönemin ünlü müzisyenlerinden Agopos Efendi ile udi Kirkor Efendi'den 1949'da dersler almaya başlayan Müren, daha sonra Refik Fersan ve Şerif İçli hocalardan fasıl musikisi, klasik Türk müziği makamları, usül ve kuramları üzerine dersler aldı.

Zeki Müren vefatının 22'nci yılında anılıyor

17 YAŞINDA RADYODA SESİ YANKILANIYORDU

"Zehretme Hayatı Bana Cananım" adlı parçası İstanbul Radyosu'nda okunduğunda henüz 17 yaşında bir lise öğrencisi olan Müren, 1950'de İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nin (Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) Yüksek Süsleme Bölümü Sabiha Gözen Atölyesi'nde yüksek öğrenime başladı. Aynı yıl İstanbul Radyosu'nun açtığı sınava giren Zeki Müren, 1951'de İstanbul Radyosu sanatçılarından Perihan Altındağ Sözeri'nin aniden rahatsızlanması üzerine konser vermek için radyodan çağrıldı. Programda, 45 dakikalık başarılı bir canlı performans sergileyen Müren'in müzik kariyeri bu konserden sonra yükselişe geçti.

Zeki Müren vefatının 22'nci yılında anılıyor

1954 İLK FİLMİ: BEKLENEN ŞARKI

Müren, 1954'te Cahide Sonku ile başrolünü paylaştığı "Beklenen Şarkı" filmi ile sinemaseverin karşısına ilk kez çıktı. On bestesinin de yer aldığı müzikal niteliğindeki bu film, Zeki Müren'i görmek isteyenlerin akınıyla gişe rekorları kırdı. Sonradan on yedi filmde daha başrol oynayan ve filmlere kendi şarkılarının adı verilen sanatçı, 1955'te Arena Tiyatrosu'nun "Çay ve Sempati" adlı oyununda da sahneye başrol olarak çıktı.

Zeki Müren vefatının 22'nci yılında anılıyor

ALTIN PLAK ÖDÜLÜ'NÜ KAZANDI

Vurgulu ve ince yorumuyla, ahenkli sesiyle ve tasarımı kendine ait gösterişli kostümleriyle dikkati çeken Müren, 1955'te çıkardığı "Manolyam" isimli eseriyle Türkiye'de ilk kez verilen Altın Plak Ödülü'nü kazandı.

SANATIN HER HALINDA İSMİ VARDI

Zeki Müren, 1965'te farklı zamanlarda yazdığı şiirlerini, "Bıldırcın Yağmuru" adıyla kitap ve kaset olarak yayımladı. Televizyonun gündelik hayattaki payını arttırmasıyla birlikte, sahnelerden ekranlara doğru geçmeye başlayan Müren, amatör olarak ilgilendiği resim ve desen tasarımı sergileri de açtı.

Kalp yetmezliği, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı nedeniyle, 1970’li yılların sonuna doğru sanatsal çalışmalarında perde arkasında kalmayı tercih eden "Sanat Güneşi", 1980'de Kuşadası'nda, 1983'te de Paris'te geçirdiği kalp krizlerinin ardından, daha çok Muğla Bodrum'daki evinde yaşamaya başladı.

Zeki Müren vefatının 22'nci yılında anılıyor

SON KONSERİNİN ARDINDAN EVİNE KAPANDI

Sanatçı, farklı kesimlerden insanların sevgisini kazanabilmiş nadir sanatçılardan olurken, geliri antik tiyatronun restorasyonuna harcanmak üzere, Bodrum Kalesi'nde son konserini 1984'te verdi ve sonrasında evine kapandı.

Bir yılda yüz civarı konser verdiği dönemler olan ve iki yüz civarında eser besteleyen sanatçı, çalışmalarından dolayı 1991 yılında "Devlet Sanatçısı" unvanına layık görüldü.

Zeki Müren vefatının 22'nci yılında anılıyor

EVİ MÜZE OLDU

Müren, TRT İzmir Radyosu'nda canlı yayında rahatsızlanarak 24 Eylül 1996'da hayatını kaybetti ve cenazesi, binlerce kişinin katılımıyla kaldırılarak Bursa Emir Sultan Mezarlığı'nda toprağa verildi.

TÜM VARLIĞINI TEV VE MEHMETÇİK'E BAĞIŞLADI

Tüm mal varlığı vasiyeti üzerine Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Mehmetçik Vakfı tarafından eşit olarak paylaşılan Zeki Müren'in son yıllarını geçirdiği ev de Kültür ve Turizm Bakanlığı, TEV ve Mehmetçik Vakfı arasında imzalanan protokolle 8 Temmuz 2000'de müze olarak kullanılmaya başlandı.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)