Sesini kaybetme pahasına babasına karaciğerini bağışladı
AA

İstanbul'da esnaflık yapan 48 yaşındaki Ali Doğan'a ilk teşhis, karaciğer hastası olan eşinin doktorunun isteği üzerine 2013 yılında yaptırdığı tahlilde konuldu.

BABASINA 1 AYLIK ÖMÜR BİÇTİLER

Sağlık durumunun çok kötü olduğu gözlenen Doğan'ın, biyopsinin sonuçları da rahatsızlığının ciddiyetini gösterdi.

2019 yılının Mayıs ayında kanser teşhisi konulan Ali Doğan'a doktorlar, bir aylık ömrünün kaldığını söyledi.

Sesini kaybetme pahasına babasına karaciğerini bağışladı

BABASINDAN HABERSİZ DONÖR OLDU

Doğan, bunun üzerine Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Organ Nakli Sorumlusu Prof. Dr. Şinasi Sevmiş'e başvurdu. Bu süreçte oğlu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Opera Ana Sanat Dalı 5. sınıf öğrencisi Mazlum Doğan, sesini kaybetme riskini göze alarak, babasından habersiz bir şekilde karaciğer naklinde donör olmak istediğini Prof. Dr. Sevmiş'e iletti.

Baba Doğan, opera eğitimi nedeniyle oğlunun bu isteğine karşı çıksa da Mazlum Doğan, kendisinden başka kimsenin donör olmasına razı olmadı.

Ağustos ayında başarılı geçen ameliyatın ardından baba Doğan, sağlığına kavuştu. Opera öğrencisi Mazlum Doğan da diyaframa zarar vermeden titizlikle yürütülen karaciğer nakliyle, sesi zarar görmeden bu süreci atlattı.

Sesini kaybetme pahasına babasına karaciğerini bağışladı

"DİYAFRAMLA İLGİLİ SIKINTIM YOK"

Mazlum Doğan, söz konusu aile fertlerinden biriyse, iş ve paranın düşünülecek konular olmadığını dile getirdi.

Hastalığı süresince babasının acı çektiğini görmenin kendisi için çok zor olduğunu ifade eden Doğan, "Çünkü babam genç bir insan. Yaşaması gereken çok şey var. Bu yaşayacağı şeyleri düşündüğüm zaman, iş benim için önemli değildi. Ameliyat süreci zordu. Organ nakli bizim için kurtuluş yoluydu. Babamı kaybedeceğimizin farkındaydık." dedi.

Karaciğer nakli sırasında yapılacak kesinin diyafram üzerinden geçmesi nedeniyle sesini kaybetme riskinin mesleğini tehlikeye atacağının doktorlar tarafından söylendiğini anlatan Doğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Opera, çok büyük ses gerektiren ve diyaframı çok kullandığımız bir tür. O nedenle başka alternatifler aradık. Ameliyatı gerçekleştiren doktorumuz, zarar vermeden yapılacak bir kesiden bahsetti. Şu an işime devam ediyorum. Beklediğimden iyi durumdayım, derslerime devam ediyorum. Üst solunum yolları ve diyaframla ilgili şu anda hiçbir sıkıntım yok. Sadece karaciğerin ameliyata bağlı gelişim süreci devam ediyor. Ona rağmen gayet iyi durumdayım."

Organlarını bağışladığında 18 yaşında olduğunu, bu konudaki duyarlılığı artırmak adına Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi iş birliğiyle kısa film çektiklerini aktaran Doğan, bu filmin sosyal medyada gördüğü ilgiden çok memnun olduğunu sözlerine ekledi.

"OĞLUMLA GURUR DUYUYORUM"

Baba Ali Doğan da oğlu ile gurur duyduğunu ve organ bağışı konusundaki hassasiyetinin herkese örnek olmasını istediğini dile getirdi.

Doğan, şunları söyledi:

"Hep derler ya oğul, baba ile gurur duyar. Ben çocuğumla gurur duyuyorum. Ben karaciğerini bağışlamasını kabul etmedim ama benden gizli bir şekilde hastaneye gelerek karaciğerini vermek istediğini doktorumuza söylemiş. Oğlum opera eğitimi gördüğü için karaciğerini vermesini istemiyordum. Fakat doktorumuz bana çok büyük bir güven verdi.

Şu anda çok çok iyiyim. Artık hayal kurabiliyorum, gelecek için adım atıyorum. Daha önce benim için hayat bitmişti. Şunu bekliyordum, 'Ne zaman kapımı çalacak?' Benim için şu anda yeniden doğuş."

SESİNİ KAYBETME PAHASINA ORGAN BAĞIŞLADI

Prof. Dr. Şinasi Sevmiş, yaklaşık 3 ay önce Ali Doğan'a hepatit B'ye bağlı kronik karaciğer hastalığı ve karaciğerde kitle teşhisinin konulduğunu söyledi.

Doğan Ailesi'nin bilinçli bir şekilde kendisine başvurduğunu, bunun üzerine hazırlıklara başladıklarını aktaran Prof. Dr. Sevmiş, şunları kaydetti:

"Mazlum'un kardeşi de donör olmak istedi ama cerrahi açıdan Mazlum daha uygundu. Mazlum'un bütün tetkiklerini bitirdik ve ameliyatı gerçekleştirdik. Karaciğer, diyafram altında bir organ. Orada yaptığımız ameliyat, diyaframın hareketini etkileyebilir. Diyaframdaki en ufak bozulma belki de bu işi ileride yapamamasına vesile olacaktı. Ama Mazlum için önemli olan babasının yaşamasıydı. Çok motiveydi bu duruma. Biz de bu şartlar altında donör olmasını kabul ettik."

Prof. Dr. Sevmiş, 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası'na da değinerek, "Eğer ülkemizde organ bağışı istenen seviyelerde olsaydı, belki de Mazlum gibi bir opera sanatçısını böyle bir riskin içine itmeyecektik. Organları toprağın altına gidecek bir vatandaşımızdan elde ettiğimiz karaciğerle, Mazlum'un babasını belki de ameliyat edecektik. Bu sebeple ülkedeki bütün vatandaşları, organ bağışı konusunda duyarlı olmaya davet ediyorum. Çünkü yaşatmaktan daha mutluluk veren bir şey olamaz." diye konuştu.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)