15 Temmuz şehidinden ailesine kanlı gözlüğü kaldı
AA

FETÖ'nün kana buladığı 15 Temmuz gecesinin kahramanlardan biri olan Mehmet Güder, darbe girişimini öğrenir öğrenmez Fatih'te şube müdürü olarak çalıştığı restoran personeline "Bu akşam vatana sahip çıkmazsak ne zaman sahip çıkacağız?" diyerek Vatan Caddesi’ne gitti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı sokağa davet etmesi üzerine Vatan Caddesi'ndeki kalabalığa katılan Güder, burada uzun bir süre zırhlı araçlardaki darbeci askerlere direndi.

Emniyet güçlerinin ve vatandaşların mukavemeti ile zor durumda kalan darbeci askerlerin takviye birlik talebinde bulunması üzerine 66. Mekanize Piyade Tugayı'ndan hareketlenen bir helikopter, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün bahçesine inmek istedi, ancak emniyet güçlerinin direnişi karşısında buraya iniş yapamadan uzaklaştı.

HELİKOPTERDEN AÇILAN ATEŞLE ŞEHİT OLDU

Helikopter iniş yapabilmek için uygun bir yer ararken Adnan Menderes Caddesi'nde vatandaşlarla beraber Mehmet Güder de iniş yapmaması için helikoptere doğru koştu. Bu sırada vatandaşları dağıtmak için helikopter içerisinde bulunan darbeci askerler tarafından açılan ateş sonucu Mehmet Güder, kafasına isabet eden kurşunla olay yerinde şehit oldu.

Şehidin defnedilmesi için 5 mezarlık gösterildi, ailesi mezarını her gün ziyaret edebilmek için evlerine en yakın olanını tercih etti. Vatan Caddesi'nde şehit edilen Mehmet Güder, vefatının 4. yılında ailesi, ailesi tarafından özlemle anılıyor.

15 Temmuz şehidinden ailesine kanlı gözlüğü kaldı

"VATANINI MİLLETİNİ SEVEN İNSANLARIZ"

Şehidin oğlu İbrahim Güler, babasız geçen 4 yılını anlattı. Güder, babasının 15 Temmuz'da akşam çalıştığını ve işten çıkış saatinin geç olması dolayısıyla ilk başta endişe duymadıklarını söyledi.

Televizyonda askeri araçları yollarda görünce Atatürk Havalimanı'na doğru yola çıktığını belirten Güder, "Vatanını milletini seven insanlarız. Biz de belki şehadet şerbeti içmek nasip olur diye yola çıktık. Otobüsler, minibüs, metrobüs çalışmıyordu. Sefaköy E-5 üstünde bir tank vardı. Vatandaşlarımız tankın geçişini engellemişti. Atatürk Havalimanı'na doğru yürüyoruz.

Üzerimizden F-16'lar geçiyordu. Atatürk Havalimanı'na yaklaştığım zaman bir telefon geldi babamın iş yerinden. 'Baban yaralandı, Haseki Hastanesi'ne gelir misin?' dedi. Şirinevler'e kadar yürüdüm. Şirinevler'den sonra bir dolmuş buldum. Dolmuş bir yere kadar götürdü. Askerler yolu kesmişlerdi. Ara sokaklardan geçerek hastaneye ulaştım." diye konuştu.

"BABAMI MORGDA BULDUK"

Hastane önünde babasının iş arkadaşları ile buluştuğunu anlatan Güder, şöyle devam etti:

"Hastaneye vardığım sırada insanların üzeri, yerler kan içerisindeydi. Belki 100'e yakın sivil var ve kanlar içerisinde. İş arkadaşları bana 'Babanız hafif yaralı' dediler. Tabii onlar biliyor ama bizi alıştırıyorlar. Hafif yaralılara baktık yok, ağır yaralılara baktık yok. Babamı bulamıyoruz, onlar da tam net bir şey söylemiyorlar. 'Bir de morga bakalım, şehadet şerbeti içen şehitlerimiz var.

Onların içinde olabilir mi?' dediler. Morga girdiğimiz zaman dolapların hepsi doluydu. Yerlerde şehitlerimiz vardı aynı şekilde. Morgun içi de bayağı kan olmuştu. Babamı orada bulduk. Benden önce annemi polis aramış. Polis memuru anneme 'Başınız sağ olsun, eşiniz Vatan Caddesi'nde şehit oldu. Vatandaşlarımızı korumak için kendini siper etti.' demiş. Annem o şokla kapatıyor. İnanmıyor ilk başta."

Güder, 15 Temmuz darbe girişiminin üstünden 4 yıl geçtiğini ancak bu süre zarfında babasızlığa alışamadığını vurguladı.

15 Temmuz şehidinden ailesine kanlı gözlüğü kaldı

"BABAMIZ BAMBAŞKA BİRİYDİ"

"Babasızlık çok zor." diyen Güder, "Babamın yokluğunu her yerde arıyoruz. Babamız bambaşka biriydi. Bayramlarda düğünlerde kötü oluyoruz. Çocuklarımla oynarken bile babam aklıma geliyor. 'Babam da bizimle böyle mi oynardı' diyorum. Babamızı hissetmediğimiz, özlemini duymadığımız bir gün dahi yok gerçekten. İnsan kaç yaşında olursa olsun babasını arıyor. Baba oğul değil de arkadaş gibiydik. 4 yıl oldu şehadeti ama biz hala yeni olmuş gibi hissediyoruz. Hala şoktayız aslında." ifadelerini kullandı.

Güder, evlerinin Atatürk Havalimanı'na yakın olduğunu aktararak, bu nedenle sık sık helikopterler sesi duyduklarını, babasının şehadetinin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen, helikopter sesinin psikolojilerini bozduğu ve kendilerini çok rahatsız ettiğini söyledi.

"BİZİ ÖLÜM DAHİ AYIRAMAZ, SEN Mİ AYIRACAKSIN"

Annesinin 15 Temmuz 2016'dan bu yana her gün babasının mezarını ziyaret ettiğini kaydeden Güder, "Onunla konuşup, dertleştiği zaman çok üzülüyor, çok ağlıyor ama bir yandan da rahatlıyor. Mezarda da olsa babamın yanında olduğunu hissediyor. Kendisinin sesini duyduğunu hissediyor. Babamızın mezarına gittiğimiz zaman sanki kendisini ziyaret etmiş gibi oluyoruz. Onun bizi gördüğünü, duyduğunu hissediyoruz.

14 Temmuz’da Fatih Camisi’nde şükür namazı kılıyorlar. Anneme Kur'an-ı Kerim alıyor. Metrobüsle eve dönüyorlar. Babam ağırbaşlı bir insan. O gün hayatında hiç yapmadığı bir şey yapıyor. Metrobüste yüksek sesle ‘Metrobüs, metrobüs bizi ölüm dahi ayıramaz, sen mi ayıracaksın’ diyor. Metrobüs biraz kalabalık, annem de biraz kaldığı için bunları söylüyor. Annem de buna o gün anlam verememişti." şeklinde konuştu.

15 Temmuz şehidinden ailesine kanlı gözlüğü kaldı

"KORUMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Babasının şehadetinden sonra kişisel eşyalarını evin salonundaki bir vitrinde sakladıklarını belirten Güder, "15 Temmuz’da babamdan bize kalan kişisel eşyalar, tespihi, saati, kalemi ve o gece helikopter kurşunuyla şehadet şerbeti içtiği an babamın gözlüğü. Kendi kanı halen duruyor.

Bunun bizde artı bir anısı, ayrı bir anlamı var. Biz bunu silmeyi, temizlemeyi düşünmedik. Babamın iki kemeri ve iki cep telefondu da burada. O gece üstünde bulanan telefonu da parçalanmış. O gece üzerinde bu eşyaları çıktı. Biz bunları mümkün olduğu kadar muhafaza edip korumaya çalışıyoruz." ifadelerini kulandı.

Güder, devlet yetkililerine ve vatandaşların kendilerine verdikleri destek için teşekkür ederek, FETÖ'cü darbecilerin en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.

Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)