İlk köyler ve ilk köylüler
Özel İçerik

Aktüel Arkeoloji dergisi, mayıs-haziran sayısında “İlk köyler ve ilk köylüler” başlığıyla, günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce toprağı işlemeye başlayan, ilk yaşamsal konut inşa eden, modern uygarlığa kadar uzanan ilk uygarlığı kuranların zorlu başlangıcını işledi.

İlk köyler ve ilk köylüler

İNSAN DOĞASI GEREĞİ TOPLUMSAL OLMAYA EĞİLİMLİ VARLIKTIR

Uygun barınma ortamı insan ve diğer canlılar için temel bir ihtiyaçtır. Doğal etmenler ve diğer canlıların tehdidinden korunma güdüsü bu ihtiyacın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bundan ötürü pek çok canlı için geceyi açık alanda geçirmek yerine korunaklı bir alan bulmak, beslenmek kadar önem taşımaktadır. İnsan gibi dış tehditlere karşı sınırlı bedensel donanıma sahip canlılar, bu tehditleri savuşturma arayışlarına girişmiş ve toplumsallık (socialitas) bazı canlılar için zorunlu bir tercih olmuştur. 17. yüzyılın tanınmış hukukçularından Samuel von Puffendorf’a (1632-1694) göre insan doğası gereği toplumsal olmaya eğilimli (sociabilis) bir varlıktır. Bu nedenle toplum ve insan doğası ayrılmaz bir yapı göstermektedir.

YAŞLILAR, ENGELLİLER VE ÇOCUKLAR İÇİN GÜVENLİ ORTAM GEREKLİYDİ

Kan bağı ile birbirine bağlı topluluklar için dıştan gelebilecek tehditlere karşı en ideal barınak/korunak uzun süre mağaralar olmuştur. Böylelikle, hem iklimsel hem de diğer canlılardan gelebilecek olumsuzluklar önemli ölçüde giderilmiştir. Özellikle kendi başına bu tehditlere karşı koyma imkânı bulamayan bebek ve çocuklar ile topluluğun yaşlı ve engelli bireyleri bu toplumsallık çerçevesinde kendilerini güvende hissedebilmekteydi.

AYDINLANMA SÜRECİ ARAŞTIRMACILARI IŞIK TUTTU

İskandinav arkeoloji ekolünün 19. yüzyıl boyunca arkeolojinin tarihöncesine odaklandığı ve bu konuda Batı’da öncü rol üstlendiği görülmektedir. Aslen bir zoolog olan Sven Nilsson (1787-1883) sadece “tipolojik” değil, “kültürel” evrime de inanan bir araştırmacıydı. Kendisi, meslektaşı ve “Üç Çağ” (Taş, Tunç, Demir) sisteminin isim babası Christian Jurgensen Thomsen’den (1788-1856) farklı olarak teknolojinin evriminden ziyade geçim ekonomisinin gelişimiyle daha fazla ilgilenmiştir. Tek yönlü doğrusal bir evrimin savunucusu olan Nilsson, Kuzey Amerika, Kuzey Kutup ve Pasifik adalarından elde ettiği etnografik bazı örneklerin Kuzey Avrupa için de uyarlanabileceğine inanmaktaydı. Böylelikle 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar Avrupa bilim çevrelerinde tartışılan “teknolojinin evrimi” ile “geçim ekonomisinin evrimi” kuramları Nilsson tarafından birleştirilmiştir. Bunun yanında günümüzde kullanılan Tarihöncesi terimi ilk kez Nilsson tarafından İsveç dilinde Förhistorie şeklinde literatüre kaydedilmiştir.

İlk köyler ve ilk köylüler

TAŞ ÇAĞI'NDA BARINAKLARIN ÖNEMİ

İngiliz araştırmacı John Lubbock tarafından 1865 yılında yayımlanan Prehistoric Times başlıklı kitabında taş aletlerin üretim biçiminden hareketle Taş Çağı ikiye ayrılmıştır. Lubbock, yontma taş endüstrisinin egemen olduğu zaman dilimini Paleolitik (Eski Taş), sürtme taş için ise Neolitik (Yeni Taş) terimini önermiştir. Kendisi bu çağların genel özellikleri hakkında da bazı önerilerde bulunmuştur. Bu yapılırken kendisinin yaşadığı dönemdeki veriler ve bunlar üzerine yürütülen tartışmalar esas alınmıştır. Lubbock’un kitabında Neolitik için belirlediği ölçütler arasında “barınak” önemli yer tutmaktadır. Kendisi, mağara dışına çıkmış olan insanın Neolitik Çağda kendi barınağını inşa ettiği, yanı sıra tarımsal etkinlikler gerçekleştirdiği ve en önemlisi besinleri kaynatmak için pişmiş topraktan kap-kacak üretildiğini ileri sürmüştür.

Daha fazlası için aktuelarkeoloji.com.tr web sitesini takip edebilirsiniz.