Meme kanserinde göz ardı etmememiz gereken fiziksel belirtiler
Özel İçerik

Meme kanseri, kadınlar arasında en yaygın kanser türüdür ve kanserden ölümün önde gelen nedenleri arasında yer almaktadır. Meme kanseri hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilmesine rağmen, vakaların yüzde 99'undan fazlası, esas olarak meme dokusundaki farklılıklar nedeniyle kadınlarda görülür.

Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı'na göre, dünya genelinde meydana gelen en yaygın kanser meme kanseridir. Her 100 kanser vakasının yaklaşık 11'i meme kanseri olarak ortaya çıkar. Bunu sırasıyla akciğer kanseri, kolorektal kanser, prostat kanseri ve mide kanseri takip eder. Yaşam kaybına en fazla neden olan kanserler arasında ise meme kanseri; akciğer, kolorektal, karaciğer ve mide kanserinin ardından beşinci sırada yer alır.

Meme kanserinde göz ardı etmememiz gereken fiziksel belirtiler

MEME KANSERİNİN UYARI İŞARETLERİ

Meme kanseri birçok kişiden kişiye göre değişebilen belirtilere sahiptir. Meme kanseri semptomlarının çoğu görünmezdir ve profesyonel bir tarama muayenesi olmadan çoğu zaman fark edilmez.

Ancak bazı uyarı işaretleri erken teşhis için önemli olabilir. En sık görülen semptomlar şunlardır:

- Memenin bir kısmının veya tamamının şişmesi (belirli bir yumru hissetmeseniz bile).

- Ciltte tahriş veya çatlaklar.

- Meme veya meme başı ağrısı.

- Meme veya meme ucunun derisinde kızarıklık, soyulma veya kalınlaşma.

- Meme başı akıntısı.

- Göğüslerden herhangi birinin şeklindeki veya boyutundaki değişiklikler.

- Memenin silüetindeki düzensizlikler.

- Derinin dokusunda bir değişiklik veya meme derisinde genişlemiş gözenekler (bazı kişiler bunu portakal kabuğunun dokusuna benzer olarak tanımlar).

- Kolları kaldırırken göğüslerden birinin daha az hareketliliği.

- Meme ucunda geri çekilme (kısalma) ve sarkma gibi değişiklikler.

- Koltuk altında hissedilen bir yumru veya yumru görünümü (tüm yumruların bir doktor tarafından muayene edilmesi gerektiğini ve hepsinin kanserli olmadığını unutmamak önemlidir).

- Belirli bölgelerde kemik ağrısı veya daha ileri aşamalarda yorgunluk.

- Açıklanamayan kilo kaybı.

- Gece terlemeleri.

- Tekrarlayan mide bulantısı veya kusma.

- Ciltte büyüyen veya görünümü değişen bir büyüme veya iz.

Çoğu meme değişikliği, hormonal döngülerden veya meme kanserinden daha hafif koşullardan kaynaklanır. Hiçbir memenin bir diğeriyle aynı olmadığı ve bir kişi için normal olanın bir başkası için olmadığı akılda tutulmalıdır.

Memenin şekli hormonal sebepler, kilo verme veya alma ve bazı ilaçların alınması gibi durumlardan etkilenebilir. Bununla birlikte, bunlardan herhangi biri veya anormal görünen herhangi bir semptom, hafif görünse bile, mutlaka doktora danışılmalıdır.

Meme kanserinde göz ardı etmememiz gereken fiziksel belirtiler

KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİ

Kendi kendine meme muayenesi, başlangıçta erken evre meme anormalliklerini hızlı bir şekilde tanımlamanın sezgisel ve pratik bir yoludur. Ancak bu uygulamanın tek bir yöntem olarak görülmemesi ve tek başına yeterli bir tarama aracı olmadığı için şüpheli durumlarda doktora başvurulması gerektiği unutulmamalıdır.

Bununla birlikte, düzenli kendi kendine meme muayenesi, memelerin şekline, boyutuna ve dokusuna aşina olmanıza yardımcı olur. Bu önemlidir, çünkü hissettiklerinizin normal olup olmadığını belirlemek için kullanılabilir.

Meme kanserinin erken teşhisi için tek etkili yöntem, anormallikler fark edilmeden iki yıl öncesine kadar tespit edebilen mamografidir. Bu test, meme dokusundaki anormal büyümeleri veya değişiklikleri tespit etmek için X-ışını görüntülerini kullanır. Ve çoğu durumda, tanı anında birçok kadın belirgin belirtiler göstermez, çünkü tümör küçük olduğunda nadiren dokunarak veya çıplak gözle fark edilir. Düzenli yapılan mamografi çoğu zaman tümörlerin çok erken bir aşamada tespit edilmesini sağlar.

Genel olarak, 45 yaşından itibaren her yıl düzenli maografi çekimi tavsiye edilmektedir. 40 ila 45 yaş arasındaki kadınlarda, ancak genetik gibi yüksek risk faktörleri varsa önerilmektedir. Ailede meme kanseri öyküsü olması durumunda, taramaya daha erken, daha sık veya bazı ek tanı testleri ile başlanması önerilmektedir.