Meryem Gültabak ile yeni kitabı İnsan Boşluktan İbaret’i konuştuk
Özel İçerik

Meryem Gültabak

Hafta sonumuza renk katacak bir röportaj okuyalım istedim. Meryem Gültabak ile söyleştik. İnsan Boşluktan İbaret, Meryem Hanım’ın ikinci kitabı. Yazdıkları üzerine heyecanını hiç yitirmeyen bir kalbi var onun. Kaygı ise yaşam biçimi olmuş. Kaleminden dökülenler de bu duyguları hakkı ile yaşamanın bir sonucu. Keyifli söyleşimize buyurunuz…

Meryem Gültabak ile yeni kitabı İnsan Boşluktan İbaret’i konuştuk

İNSAN BOŞLUKTAN İBARET, POLİSİYE ÖGELER VE GERİLİM ÖGELERİ DE TAŞIYAN BİR HİKÂYE


- İlk kitabınız Aurora’nın İlk Öpücüğü’nün bitmiş halini elinize aldığınız anın, hayatınızın en mutlu anlarından biri olduğunu söylemişsiniz bir röportajınızda. Peki İnsan Boşluktan İbaret’i elinize aldığınızda neler hissettiniz?

İkinci kitabımı elime aldığımda ne hissedeceğimi ben de çok merak ediyordum açıkçası. Aurora’nın İlk Öpücüğü, benim ilk kitabımdı. İnsanın sadece bir kez ilk kitabı oluyor. Kaygı, benim için bir yaşam biçimi olduğundan öncelikle korku, endişe vardı, sonra heyecan… İnsan Boşluktan İbaret’i elime alınca şunu anladım; insanın sadece bir kez ikinci kitabı oluyormuş.

- Yine kaygı mı vardı?

Bu sefer kaygı yoktu. Tatlı bir telaş hissi vardı. Her kitabın hissi başka olacaktır belki. Umarım tecrübe ederim. İki kitapla ilgili hissettiğim tek ortak şey, her iki seferde de kitapların ilk çıktığı gün, günlük hayatıma devam ederken içimde sürekli, son ses “Kitap çıktıııı!! Bugün kitap çıktı!! İnsanlar görecekleeer!! Okyacaklaaaar!!! Aaaaaaa!!! Kitaaaap çıktııı! ” diye bağıran küçük bir benle gezmem oldu. Ciddi ciddi bir şeyler yapmaya çalışırken bile oradaydı. Tüm gün bağırdı.

- İnsan Boşluktan İbaret, kurgusu oldukça başarılı bir roman. Okumaya başlar başlamaz içine çekiyor okurunu. Peki kurguyu oluştururken sizi neler zorladı?

İnsan Boşluktan İbaret, polisiye öğeler ve gerilim öğeleri de taşıyan bir hikâye. Kurgusunu üç aşamada oluşturarak ilerledim. Tüm dramatik öğeleri, polisiye hikâyeyi ve gerilim öğelerini ayrı ayrı kurguladım ve hepsini iç içe geçirmeye çalıştım. Hikâyeyi yazarken evimizin duvarına, hikâyedeki evin bir planını asmıştım, hatta mimar bir arkadaşımdan yardım aldım, mantık hataları olmaması için… Bütün gün ona bakıyordum. Kafamda sürekli evin içinde gezdim. Beni en çok neyin korkutacağına ve hikâyeyi yaşıyor olsam en çok neyi merak edeceğime odaklanmaya çalıştım. Umarım okurlara aynı hisleri geçirebilmişimdir. Polisiye ve gerilim kurguları daha rahat hareket ettiğim alanlar oldu; ama her şeyi birleştiren dramatik kurgu beni zorladı. Onun dışında, karakterin başına neler geleceğini bulmak nispeten daha kolaydı; ama ne hissedeceğini anlamak zor geldi açıkçası…

Meryem Gültabak ile yeni kitabı İnsan Boşluktan İbaret’i konuştuk

UNUTMAMAK VE HATIRLAMAK ÜZERİNE ÇOK FAZLA KAFA YORUYORUM

- Kitabınızı okurken insan yer yer bir heyecana kapılıyor. Yazarken sizi en çok ne heyecanlandırdı?

İnsan Boşluktan İbaret’i yazarken, daha doğrusu bütün hikayelerimi yazarken yaşadığım bir şey bu, beni en çok heyecanlandıranlar, unuttuğum şeyler oluyor. Olaylar gelişiyor, hikâye ilerliyor, ben kendimi kaptırmış oluyorum ve bir anda hatırlıyorum… Ana karakterin servis asansörüne bindikten sonra içine düştüğü büyük tehlikeyi fark ettiği an gibi. Geri dönüşü mümkün olmayan bir şeye giriyoruz birlikte. O zaman ben de karakterle aynı şeyleri hissetmiş oluyorum. Birlikte şaşırıyoruz. Birlikte belaya bulaşıyoruz ve birlikte çözüm arıyoruz. O anlar muhteşem. Ama genel olarak hikâye planlı aktığı için bu anlar çok nadir oluyor.

- Okurken ister istemez bazı boşlukların ağırlığı olabileceği fikrine kapıldım. Bu düşünce nasıl geldi aklınıza?

Unutmak ve hatırlamak üzerine çok fazla kafa yoruyorum. Zihnimizin geçmişi, geleceği, içinde bulunduğu anı birbirine bağlama şekli beni büyülüyor. Bu merakım tatlı sebeplerle gelişmedi; ama sonuçları beni heyecanlandı. Boşluklar; insan tamamlanmak isteyen bir varlık olduğu için ağır bence. Bir şey unutunca hatırlamak istiyoruz. Kafamızdan atamıyoruz. Bu bir şarkı kadar basit bir şey de olabiliyor, koskoca bir anı da. Unutmak insan için ürkütücü bir şey diye düşünüyorum. Bu yüzden ağır, taşıması yük, sürekli kendini hatırlatan bir şey… İnsan unuttuğunu unutamıyor bir türlü sanki…

Meryem Gültabak ile yeni kitabı İnsan Boşluktan İbaret’i konuştuk

SENARYO UÇAĞA BİNMEK GİBİYSE, ROMAN KENDİ KANATLARIN OLMASI GİBİ

- Kitap, sanki devamı gelecekmiş gibi bitiyor. İkincisi de gelecek mi?

İnsan Boşluktan İbaret, boşluklarla ilgili tematik bir serinin ilk kitabı diye düşünmüştüm. Boşluklar ilgimi çektiği için… Başka bir boşluk hikâyem daha var. Bu sefer sadece insanın içindeki değil dışındaki boşlukla da ilgili…  Belki sonra sıra bir hayat içinde başka hayatlar da yaşamamızı sağlayan boşluklara gelir. Hayallerle ilgili olur. İnsan Boşluktan İbaret bilgisayarımda “Boşluk Hikâyeleri” diye bir klasörde yer alıyor. Başka hikâyeler de birikiyor altında…

- Aynı zamanda senaristsiniz. Peki, senaryo yazarken mi daha çok keyif alıyorsunuz roman yazarken mi?

Roman başka bir şey. Ucu bucağı, teknik sınırları olmadığını düşünmekten hoşlanıyorum. Senaryo, romana göre çarçabuk insanlarla buluşabilen bir metin, teknik bir metin ve olması gerektiğinin dışında yazılmaması gereken sabit bir yapısı var. İkisi de uçmak belki, kendi zihninde kaybolmak ama… Senaryo uçağa binmek gibiyse, roman kendi kanatların olması gibi… Öyle hissettiriyor bana.

- Geçtiğimiz günlerde senaryosunu yazdığınız dizi Azize yayın hayatına başladı. Kitabınızın çıkışının hemen ardından yeni bir heyecanın peşine düştünüz. Neler hissediyorsunuz?

Ürün vermek iyi hissettiriyor zaten, o ürünün insanlarla buluşması daha da heyecan verici; ama kaygı verici de aynı zamanda benim için. Yayın hayatına başlayan her dizim gibi Azize de beni delice heyecanlandırıyor. Karakterler insanlarla tanışınca iletişimleri nasıl olacak? İzleyenler hikâyemizi beğenecekler mi? Çok merak ediyorum. Umarım beğenilir ve sevilir.

: Teşekkür ederim.

Meryem Gültabak: Teşekkür ederim.

Meryem Gültabak ile yeni kitabı İnsan Boşluktan İbaret’i konuştuk

İnsan Boşluktan İbaret

Meryem Gültabak

Küsurat Yay.

S.: 104

Kitabı satın almak için tıklayınız: D&R

*

Instagram: biyografivekitap