Günümüzde köy edebiyatı alanında verilen eserlerin yokluğu

Yazılan roman ve öykülerin yüzde doksanı İstanbul’da ve merkezdeki Beyoğlu, Kadıköy gibi semtlerde geçiyor. İstanbul’u Ankara, İzmir, nadir de olsa Bursa, Eskişehir, Diyarbakır ve Adana izliyor.

Köy dediğimizde ise örnekler iyice azalıyor. Menekşe Toprak, Ayhan Geçgin gibi tatlı ya da tatsız vesilelerle kahramanları köye giden yazarlar az da olsa var ama köyü mekan edinen, köylülerin başından geçenleri anlatan pek öykü ya da roman anımsamıyoruz.

Edebiyat Haber'den Metin Celal'in yazdığı yazıya göre; günümüzde köy edebiyatı yok denilecek akdar az.

Köyler romanın yapısı için uygun değil, köyde ancak öykü yazılır diyen de var ama köy öyküsü de çok yok.

İLK KÖY ROMANI

İlk köy romanı Nabizade Nazım’ın 1890’da yazdığı Karabibik adlı eseri midir yoksa ondan çok daha önce hemen her konuda yazmasıyla ünlü, Türk romanının kurucusu Ahmet Mithat 1876’da "Bir Gerçek Hikâye" adıyla ilk köy romanını mı yazmıştır, tartışılıyor. Ama gerçek olan Türkçede roman türünün çıkması ile birlikte köyü mekan olarak seçen ya da konu edinen romanlar yazılmaya başlanmış.

Mahmut Makal

KÖY ROMANI...

Ama “Köy Romanı” deyince akla kuşkusuz Köy Enstitüleri’nde okumuş yazarlar geliyor. Mahmut Makal’ın Bizim Köy’ü de türün ilk ve en tipik örneği olarak gösteriliyor. Bir başka tartışma konusu kuşkusuz ama köy hayatını başarıyla anlatan Bizim Köy’ün ne kadar roman olduğunun da üzerinde durulmalı.

Fotoğraftakiler: Mahmut Makal, Kemal Tahir, Talip Apaydın, Orhan Kemal, Fakir Baykurt

"BİR KÖY ÖĞRETMENİNİN NOTLARI"

Bizim Köy’ün, Makal’ın köyde yaşamı anlattığı notlarından oluşan "Bir Köy Öğretmeninin Notları" başlığıyla bir yazı dizisi olarak Varlık dergisinde yayınlandığını, o yazıların sonradan bir araya getirilerek kitaplaştığını biliyoruz.

Ergül Tosun

Kitap sayfası için iletişim:

ergul.tosun@ensonhaber.com