Bir Kız Kulesi öyküsü: Nazım Hikmet ve Alman dedesi Karl Detroit
Özel İçerik

1800'lü yılların başı... Evde anne baba sürekli kavga ederler, bu huzursuzluk ve mutsuzluk sürekli devam etmektedir. Küçük Karl Detroit kavgalardan bıkmıştır artık. Anne babası çocuklarının kavgalarından fazla etkilenmemesi için onu bir yetimhaneye verirler.

Küçük Karl Detrot'in hikayesi de burada başlar...

Karl Detroit, kaldığı yetimhanede bir gün kaçmaya karar verir. Hava soğuk ve kıştır. Gece herkes uyuduktan sonra çarşafları biribirine bağlayarak, pencereden atlar ve karanlığa karışır.

Küçük bir çocuk tek başına ne yapabilir ki? O dönem Hamburg önemli bir liman kenti ve bütün dünya ticaret merkezinin ana noktasıydı.

Karl Detroit, limana gider ve bir gemiye miço olarak işe başlar. Artık anne babası ve yetimhane geride kalmıştır. Onun için rotası belli olmayan bir yolculuk başlamıştır.

Günler süren yolculuktan sonra gemi sabaha karşı İstanbul Boğazı'na giriş yapar ve Karl Detroit'in gözüne ilk çarpan ise Kız Kulesi olur. O zaman Kız Kulesi cüzzamhane olarak kullanılıyordu ve hastalar yatıyordu.

Detroit, Kız Kulesi'ni görür görmez çok sever ve gemiden atlar, yüzerek Kız Kulesi'ne ulaşır.

Bir Kız Kulesi öyküsü: Nazım Hikmet ve Alman dedesi Karl Detroit

"ÇOCUĞUN BİR DERDİ VAR"

Küçük bir çocuğun Osmanlı'ya sığındığı dönemin Sadrazamı olan Mehmet Ali Paşa'ya haber verilir. Bunun üzerine devlet işlerini bırakan paşa, yanındakilere çocuğu getirmelerini ister. Mehmet Ali Paşa "Çocuğun bir derdi var" der.

"BURASINI ÇOK SEVDİM"

Paşanın huzuruna çıkan küçük Detroit, çaresiz ve bitkindir. Mehmet Ali Paşa, "Evladım, gemi bütün Akdeniz limanlarından geçti neden orada değil de burada indin." Bunun üzerine Detroit, pencereden görünen Kız Kulesi'ni parmağıyla göstererek; "Bakın Bakın, işte şurayı çok sevdim" cevabını verir.

Bir Kız Kulesi öyküsü: Nazım Hikmet ve Alman dedesi Karl Detroit

"SIKIYSA GELİN ALIN"

Alman hükümeti kısa sürede çocuğun kaybolduğunu ve Osmanlı'ya sığındığını öğrenince Osmanlı'ya nota verir.

Çocuğun derhal teslim etmelerini bildiren bir yazışma başlar. Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa, Alman hükümetine cevap verir: "Onu artık himayeme aldım, sıkıysa gelin alın."

BİR OSMANLI PAŞASI

Gel zaman git zaman Karl Detroit büyür ve artık o bir Osmanlı paşasıdır. Adı ise Mehmet Ali Paşa'dır artık.

Berlin Konferansı olduğunda Osmanlı'yı temsil etmek için Mehmet Ali Paşa gider. Yıllar önce kaçtığı ülkesi Almanya'ya artık bir Osmanlı paşası olarak ayak basar. Bu arada Mehmet Ali Paşa, evlenmiş ve dört tane de kızı vardır.

Bir Kız Kulesi öyküsü: Nazım Hikmet ve Alman dedesi Karl Detroit

KONFERANSTA BİR OSMANLI PAŞASI

Konferans bittikten sonra Osmanlı'ya dönmek için yola çıkan Mehmet Ali Paşa ve heyeti Makedonya sınırlarında eşkıyaların saldırısına uğrar ve öldürülür.

Geriye dört yetim kız bırakır.

En büyük kızın adı Celile'dir. Celile Hanım büyür ve genç kız olur vakti geldiğinde de evlenir.

Evlenen Celile Hanım, dünyaya bir erkek çocuk dünyaya getirir. Bu çocuk Türk şiirine sayısız eser kazandıran Nazım Hikmet'ten başkası değildir.

TARİHİN YAZGISI...

Şimdi düşünelim...

Karl Detroit o gece çarşafları birbirine bağlayıp yetimhaneden kaçtığında,  çarşafların aslında başka insanların kaderini biribirine bağlayayacağını elbette bilmiyordu.

Ne diyelim? Tarihin yazgısı....

Ergül Tosun

Kitap sayfası için iletişim:

ergul.tosun@ensonhaber.com