Yazarın en çok okunan ve bilinen romanı Otomatik Portakal, Anthony Burgess’un ününe ün kattı. 1962 yılında yayınlanan roman adeta şok etkisi yarattı. Modern klasikler dizisinde önemli bir yere sahip olan Otomatik Portakal'ın, İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yeni baskısı yapıldı.
ZORLUKLARLA GEÇEN BİR YAŞAM
Usta çevirmen Dost Körpe’nin tercüme ettiği kitap, Türk okurlar tarafından da büyük beğeni kazandı. Büyük Britanya’da 1917’de dünyaya gelen Burgess, bir süre hastalıklarla mücadele etti.
Ameliyat dahi edilemez beyin tümörü teşhisi konulan yazara, doktorlar fazla ömür biçmedi. Çok sevdiği karısı Lynne’in geçimini sağlamak için büyük umutla çalışma masasına oturdu, eline kalemini aldı ve yazmaya başladı.
Başka bir iş yapamazdı; yapacağı tek şey yazmaktı.
Öyle de yaptı.
12 ay içinde yılmadan, usanmadan yaklaşık altı roman yazdı.
Art arda verdiği eserlerle kısa sürede adını duyuran Burgess, 50'den fazla roman ve öykü kaleme aldı. Kitaplardan gelen telif haklarıyla geçimini sağladı, hayata tutunmaya çalıştı.
Yazarın asıl çıkış noktası hiç şüphesiz Otomatik Portakal olmuştur. Burgess’ın adıyla özdeşleşen romanın, eleştirmenler tarafından da tam not aldığını belirtmek lazım. Burgess’ın Bir Elin Nesi Var, Mozart ve Deyyuslar adlı romanları da aynı yayınevi etiketiyle yayınlandı.
Otomatik Portakal, Amerikalı usta yönetmen Stanley Kubrick tarafından 1971’de filme uyarlandı. Bu güzel romanı okuduktan sonra filmini de izlemeniz naçizane tavsiyemdir.
Burgess
SERT MİZAHİ ÜSLUP
Eleştirel bir dille romanını kaleme alan Burgess, Alex adlı ana karakter üzerinden öyküsünü anlatıyor. Burgess, siyasi otoritenin sert dayatmalarını ve siyasi hegemonyanın gittikçe şiddetlenen temposunu sert ve mizahi üslupla yeriyor.
DİSPOTİK ROMAN
Adaletsiz toplum yapısı, insanların gerçeklerden uzak biçimde ve hiçbir şey olmamış gibi yaşamlarını sürdürmeleri yazarın sert kalem darbelerinden nasibini alıyor.
Gece olduğunda sokaklarda terör estiren Georgie, Pete, Dim ve Alex adlı gençlerin kurdukları çeteyle insanların korkulu rüyası olur.
1971'de çekilen Otomatik Portakal filmin tanıtım afişi
SUÇLARI ÖRTEN GECE
Gece onların suçlarını örten bir örtüdür adeta. Gündüzleri normal sıradan yaşamlarına devam eden çetenin lideri Alex’tir. Burgess’in çocukluktan ergenliğe ve gençliğine kadar incelediği Alex’in sıra dışı yaşamı ölümsüz roman karakterlerindedir.
Yazarın aynı zamanda dispotik (otoriter devlet modeli ya da buna yakın siyasal sistem) eseri olan Otomatik Portakal, yozlaşmış ve bozulmuş toplum değerlerinin yaşadığı sirkülasyonu tasvir ediyor.
LONDRA'NIN TEKİNSİZ SOKAKLARI
Romanda Alex sadece semboldür ama yazarın asıl hedefi toplumun içinde bulunduğu vurdumduymazlıktır. Belli bir zaman dilimine atıfta bulunmayan yazarın dünyası karanlık ve kasvetlidir.
İngiltere’nin başkenti Lonra’nın tekinsiz sokaklarını, caddelerini kendine mesken edinen Alex, kötülük yapmaktan ve zevk almasının yanında sadistçe eğilimlere sahiptir.
Alex ve çetesinin yaptığı kötülüklerden sınıf ve zümre ayrımı yoktur. Yani kötülük herkese eşit şekilde dağıtılmıştır. Alex ve arkadaşlarının gece yarsısı zengin bir kadının evini soymak istemleriyle her şey değişir. Suçu Alex’in üzerine yıkan arkadaşları, Alex’in hayatından 12 yıl çalınmasına neden olur.
Sonrası mı?
O da koca bir boşluk…
Ergül Tosun
Kitap sayfası için iletişim:
ergul.tosun@ensonhaber.com
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış