Yılmaz Şener ile yeni kitabı Kör Adım’ı konuşuyoruz
Özel İçerik

Yılmaz Şener, yayıncılığın içinden gelen bir isim. Aynı zamanda çeşitli dergilerde küçük hikâyeler, kitap eleştirileri yazdı. Yazmaya da devam ediyor. Bunun yanında Kör Adım üçüncü romanı ve evet, daha ilk haftadan ikinci baskıyı gördü. Biz de bu başarının sebebini ve romanın lezzetli yanlarını konuştuk…

Yılmaz Şener ile yeni kitabı Kör Adım’ı konuşuyoruz

ROMANIN İÇERDİĞİ GERÇEKLİKTİ BENİ YAZDIKLARIMA BAĞLAYAN

- Yeni kitabınız Kör Adım! Yazarken sizi yazdıklarınıza bağlayan şey neydi?

Kör Adım’ı yazarken aklımda olan ilk şey, gerçeklikten kopmadan bir roman yazmaktı. Ve en önemlisi, iyi bir hikâye olmasıydı. Bu ikisini bir araya getirdiğimde yazmaya başladım. Ne yazdığımın farkındaydım; tanıdık karakterler, tanıdık bir coğrafya ve tanıdık bir dönem. Yazarken çok keyif aldım. Karakterlerin arasında geziniyor, onlarla iletişim kuruyordum. Bazen bir hafta boyunca yazmadığım oluyordu ve o zaman karakterleri özlüyordum. Romanla bir bağ kurmuştum. Diğer kitaplarımda yaşamadığım bir histi. Romanın içerdiği gerçeklikti beni yazdıklarıma bağlayan.

İkinci haftasında ikinci baskıyı gördünüz. Kitaba olan ilgi gözle görülür bir biçimde. İnsanlar artık yeni şeyler okumak istiyor. Kör Adım’a olan ilgiyi buna bağlayabilir miyiz?

Bence gerçeklik, her şeyin üstündedir. Daha tatminkâr olması da bu yüzdendi. Herkesin doğrusu, yanlışı kişiye göre değişebiliyor. Ama gerçek tektir...

- Kör Adım ne anlatıyor?

Roman, bir insanın üç dönemini anlatıyor. Bakmak, Duymak ve Anlamak olarak bu üç dönemi isimlendirdim. Son bölüm Hissetmek ise, kitabın finali!

Yılmaz Şener ile yeni kitabı Kör Adım’ı konuşuyoruz

BİLİYORUZ Kİ, İNSAN SUSSA DA BİLDİKLERİ SUSMAZ

- Kitapta Ömer karakteri çok ilginç! Mehmet olan ismini değiştirip Ömer yapmasından sonra hayatı tamamen değişiyor ve bu değişikliğin önüne geçmeye çalışmasına rağmen durduramıyor. Ömer kimdir?

Mehmet’le başlayıp Ömer’e dönüşen ve tekrar Ömer’den Mehmet’e varmaya çalışan bir insanın karşısına çıkan derin hakikatler, onu birçok açıdan yaralıyor. Çocuklukta şahit olduğu bir olay, onu ömrü boyunca etkiliyor. Ona suskunluğu aşılayan bu olayı ömrü boyunca unutamıyor. Sadece ismi değil onu değiştiren, aslında hayat onu değiştiriyor. Ama o gerçekleri değil, hayatı görmek istediği şekilde görmeye çalışıyor. Ama biliyoruz ki, insan sussa da bildikleri susmaz.

- Kör Adım daha da okunacağa benziyor. Kitabı yazarken, okuru en çok etkileyen şurası olacaktır dediğiniz bir yer var mı?

Evet, var. İlk bölümde Ömer’in bir duvar üstünde sigara içerken yaşadıklarıyla, finaldeki bölümün bağlantısı; romanda beni en çok heyecanlandıran bağlantı. Arada 30 yıllık bir fark var; ama buna rağmen o iki kişinin kurduğu iletişimi çok sevdim. İlk soruda gerçekliğe vurgu yaptıktan sonra bunu söylemem saçma gelebilir; ama emin olun çok gerçek bir durum. Arada 30 yıl olmasına rağmen o iletişim çok gerçek.

Yılmaz Şener ile yeni kitabı Kör Adım’ı konuşuyoruz

ROMANI YAZDIKTAN SONRA YAZAR GERİ ÇEKİLMELİ

- Romanda işlenen cinayet hep bir yan unsur olarak kalıyor. Kitabın ana konusu olmuyor hiç. Aslında ana karakteri şekillendiren bir olay. Neden satır aralarında bıraktınız bu en önemli konuyu?

O iki yaşlı insan gerçekten de öldürüldü. Sanki bu olay hiç yaşanmamış gibi hayatın satır aralarında kaldı. Normal bir ülkede toplumu ayağa kaldırabilecek bu durum, değil insanları ayağa kaldırmak, hemen üstü kapatıldı. Aslında buna vurgu yapmaya çalıştım. Evet, o yaşanan şeyin gerçekliğine ancak bu şekilde vurgu yapabilirdim. Ortada öldürülen iki yaşlı insan var; ama bu sadece küçük bir haber olarak kalıyor. Kitapta da öyle; o iki yaşlı insanın ölümünü, konu tekrar açılınca okurlar anımsıyor. Satır aralarında kaybolup gidiyor.

- Çok hayatın içinden bir yaklaşım… Peki yeni roman çalışmanız var mı?

Evet, var. Tesadüf olsa gerek, Kör Adım’ı yazmaya başladığım güne denk geliyor. Ben zaten hep Eylül ayında yazmaya başlıyorum.

- Son sorum biraz özel bir soru. Yazarla okur ilişkisi üzerine. Özellikle sosyal medyanın iletişim konusunda tüm duvarları ortadan kaldırmasıyla beraber, yazarla okur arasındaki o mesafe de kalkmış oldu. Sizce bu olumlu bir şey mi? Konuya yaklaşımınız nedir?

Aslında her şeyde olduğu gibi bu da kişinin nasıl kullandığına bağlı. Bence olumsuz yönü daha fazla. Yazar, hiçbir şekilde kitapla okur arasına girmemeli. Metnin gizemi, yazarın görünmemesine bağlı bence. Bir insanı tanıdığımızda, yazdıklarına olan yaklaşımımız daha farklı oluyor. Okuduğumuz her cümleyi, o kişinin kimliğiyle ilişkilendiririz. Ve genellikle çok yakından tanıdıklarımızın yazdıklarını okumayız. Bence kitaplar bu ilişkinin kurbanı oluyor. O yüzden romanı yazdıktan sonra yazar geri çekilmeli. Metnin selameti açısından en doğrusu bu…

: Teşekkür ederim.

Yılmaz Şener: Teşekkür ederim.

Yılmaz Şener ile yeni kitabı Kör Adım’ı konuşuyoruz

Kör Adım

Yılmaz Şener

İthaki Yay.

S.: 206

Kitabı satın almak için tıklayınız: D&R