Numan Kurtulmuş: Erken seçim şu anki şartları içerisinde mümkün değil
ensonhaber.com

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Millet Haber Ajansı tarafından hazırlanan 25 ilden televizyon kanalının katılımıyla düzenlenen "Anadolu Soruyor" programına konuk oldu.

Programda gazetecilerin sorularına yanıt veren Numan Kurtulmuş, erken seçim tartışmalarına değindi.

"ERKEN SEÇİM ŞU ANKİ ŞARTLAR İÇERİSİNDE MÜMKÜN DEĞİL"

Her gün halk içerisinde olduklarını belirten Kurtulmuş, “Neredeyse her gün binlerce insanla birebir temas ediyoruz. Erken seçim olsun diye halktan talebin olduğunu hiç görmedik. Türkiye’de muhalefeti bir arada tutan en önemli yapışkanlarda, tutkallardan biri budur. Cumhurbaşkanımız Erdoğan gitsin diye ne yapmalılar ‘erken seçim iddiasını’ atmalılar. Muhalefetin bir deyimi bu. Bir erken seçim Türkiye’nin şu anki şartları içerisinde mümkün değildir.

Numan Kurtulmuş: Erken seçim şu anki şartları içerisinde mümkün değil

"NE SİYASAL ŞARTLAR NE DE SAYISAL ŞARTLAR BUNU GÖSTERMİYOR"

Erken seçim olur mu olur? İki şart gerçekleşmesi lazım bir siyasal şartların gelişmesi, vatandaşların istemesi lazım ikincisi de böyle olsa bile hükümetin erken seçimle karşı karşıya kalması mümkün olsa bile bir de sayısal kararın olması lazım. Türkiye büyük Millet Meclisi’nde sayısal çoğunluğu sağlayarak erken seçime gitmek gerekir. Ya meclis isteyecek ya da Cumhurbaşkanı isteyecek. Benim kanaatim Türkiye’de ne siyasal şartların ne de sayısal şartlar bunu göstermiyor.” diye konuştu.

"ANAYASANIN ÜZERİNDE KAN LEKESİ VAR"

Yeni anayasa ile ilgili açıklamalar da yapan Kurtulmuş, Türkiye’deki mevcut anayasa üzerinde çok değişiklik yapıldığını belirtti.

Son anayasanın 12 Eylül’ün anayasası olduğunu vurgulayan Kurtulmuş,  "Üzerinde kan lekesi vardır. O olağanüstü dönemin ağır şartlarının izleri vardır. Bu Türkiye siyasetinin, sadece AK Parti’nin değil Türkiye siyasetinin temel ödevlerinden birisidir. Bunun yolu da parlamento da oluşturacak çoğunluğun elde edilmesi ve halka gidilerek sivil bir anayasa yapılmasıdır. Hiçbir zaman empoze edici, çerçeve edici bir görüşte olmadık.

"TÜRKİYE DEMOKRATİK ANAYASAYI KENDİSİNİ YAPABİLSİN İSTİYORUZ"

Diyoruz ki bütün siyasi partiler, araştırma merkezleri herkesin fikirlerini alalım. İsteriz ki anayasa çok büyük bir konsensüsle çıksın. Partilerin değil, milletlerin anayasası olur. Biz istiyoruz ki Türkiye demokratik bir anayasayı kendisi yapabilsin. Bunun için yıllardır anayasa çalışmalarını yapıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi’nin Cumhur İttifakı’nın ittifakıyla bir metin ortaya çıkar. Aynı çabayı diğer partilerden de bekliyoruz.” dedi.

"BARAJ MESELESİ KALMAMIŞTIR"

Seçim barajıyla ilgili konuşan Numan Kurtulmuş, “Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde ikinci asrının başlangıcında iyi bir demokratik hediye olarak bunu hediye edelim. Şu anda parlamentoda 10 tane parti var. Şu anda vatandaşımızın verdiği oyların yüzde 98’i temsil ediliyor. Baraj meselesi kalmamıştır. Biz de Türkiye’de yüzde 10 barajının yüksek olduğunu yıllarca söyledik. Şu anda da yüzde 7 gibi bir rakam partiler arasında anlaşılabilecek bir rakam gibi duruyor. Bu da demokratik bir seçim olarak ortaya çıkar. Keza Meclis iş yasasının geliştirilmesi Türkiye’nin ödevidir. Biz demokratik olarak bu yolların iletilmesini, 4 siyasal hukuk metni üzerinde daha netleştirici çalışmalar ortaya koyuyoruz. Bu çabalar Türkiye’nin demokrasisini yükseltmek bakımından katkı sağlar. Diğer siyasi partilerin de görüşlerini merak ederiz. Buna karar verecek olan da Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Arzu ederiz ki bütün siyas partiler anlaşsın, parlamentoda bu iş hallolsun. Çünkü şu anda Meclis'te vekillerimiz var. İsteriz ki büyük bir konsensüs olsun. Halka gidecek oyla değil de Millet Meclisi'nin oylarıyla geçsin. Aksi taktirde de referanduma gidilmesi en doğru yol olacaktır.” ifadelerini kullandı.

"EKONOMİMİZ DARALMADI"

Ekonomik durumlar hakkında da değerlendirme yapan Kurtulmuş, son iki yıldır pandemi süreci ile karşı karşıya olunduğunu, geçmiş dünyadaki küresel ekonomik krizlere göre önlem alındığını söyledi.

Fabrikaların, atölyelerin çalışmaya devam ettiğini belirten Kurtulmuş, "Sanayide kapasite oranları arttı. Geçtiğimiz ay yüzde 50 civarında bir artış ortaya çıktı. Ekonomi daralmadı. Ekonomi daraldı fikri bilimsel bir söz değildir. İkinci bir husus ise orta sınıfın, esnaf sınıfının bu tür vatandaşlar Türkiye’nin büyük kitlesini oluşturuyor. Bu kitlenin alım gücü için bazı destekler yapıldı. Yaklaşık 750 milyar liralık bir destek bu alanlarda verildi. Krediler verildi, nefes kredileri, hibeler oldu. Aşağı yukarı bu tür destekler kamu destekleri oldu.

"HAYAT PAHALILIĞI ARTTI"

Bu da vatandaşlarımızın dükkanlarını kapatmamasına, işlerini döndürebilecek bir duruma vesile oldu. Vatandaşımızın bu sürede çok etkilendiğinin farkındayız. Daha önce aldığımız malların nasıl pahalandığını biliyoruz. Ama maalesef hayat pahalılığı arttı. Bunu önleyecek tedbirler alınıyor. Denetimler yapılacak. Gerekiyorsa yeni yasal düzenleme yapılsın teklifi mantıklı bir tekliftir. Burada öyle görünüyor ki birtakım tedbirler alınması ve tüketicilerin korunması şarttır.” dedi.

"ANA DİLDE PROPAGANDA ENGELİNİ AK PARTİ KALDIRDI"

Kürt sorunlarına ve CHP ile HDP arasındaki ittifaka da değinen Kurtulmuş, “Ana dilde propaganda engelini kaldıran AK Parti iktidarıdır. İnsanların hiçbir dairede Kürtçe konuşamadığı dönemleri hatırlayın. Bütün bunların hepsini ortadan kaldıran Türkiye’de vatandaşlarımızın önünü açan siyasi harekettir. Partilerin kapatılmaması yerine suç işleyen vekillerin uzaklaştırılmasının teklifini eden AK Parti’dir. Eşitliğin sağlanması için Batı’da ne varsa aynısının Güneydoğu Anadolu’da da olması için AK Parti her şeyi yapmıştır. Üniversite Batı’da varsa Doğu’da da vardır, havaalanı vardır. Vatandaşlarımızın hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmamasıdır. Biz Kürt kardeşlerimizin, diğer etkin köken olan vatandaşlarımızın hiçbirinin birbirinden üstünlüğü yoktur. Bu kabul edilemez. Kürt kardeşlerimiz de haklarını koruyacak temel imkana sahiptir. Ancak bununla terörü, terörü desteklemeyi bir kefeye koymamak gerekir.

"KÜRT KARDEŞLERİMİZLE HİÇBİR SORUNUMUZ YOKTUR"

Maalesef Türkiye’de PKK terörüyle karşı karşıyayız. Bu grupların hem içeride hem dışarıda kimlerin desteklediğini biliyoruz. Suriye’yi kimin parça parça ettiğini, Irak’ın Kuzey’inde kimlerin ne yaptığını biliyoruz. Burada terör ile mücadele etmek başka bir şeydir. Ama Kürt kardeşlerimizi Türkiye Cumhuriyeti’nin ana paydaşları gibi kabul etmemiz başka bir şeydir. Bizim içerideki Kürt kardeşlerimizle hiçbir sorunumuz olmadığı gibi dışarıdan gelen komşu ülkelerdeki Kürt kardeşlerimize de gösterdiğimiz dost tavır ortadadır.

"TERÖRLE İRTİBATLI OLANLARA MÜSAMAHA GÖSTERMEMİZ BEKLENMESİN"

Ama terör örgütüyle irtibatlı olan kişilere de müsamaha göstermemizi beklemesinler. Cumhuriyet Halk Partisi’nin başını çektiği Millet İttifakı’nın karşısındaki ittifakta gizli bir ittifak içerisindeler. Geçtiğimiz hafta HDP bu ittifak söylemlerinde olmamak için bir iddia ortaya attılar. ‘Zaten bizim bunlarla birliğimiz açık ama biz böyle bir ittifak içerisinde değiliz’ dediler. Açıklasalar hem Cumhuriyetçi kişileri hem de İyi Parti’de oy kaybı yaşayacaklar. İş birliğini artıracaklar, ittifakı gizliyorlar.” şeklinde konuştu.

Numan Kurtulmuş: Erken seçim şu anki şartları içerisinde mümkün değil

"PARLAMENTER SİSTEME GERİ DÖNÜŞ OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM"

Kurtulmuş, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ‘Başbakanlığa adayım’ ifadesinin sorulması üzerine ise şunları söyledi:

“Türkiye bazı dönemlerde, biz o günleri yaşadık yönetilemez hale gelmiştir. O dönemlerde lehinde ve aleyhinde konuşanlar oldu. Parlamento da bu sisteme geçilerek ilgili oylama yapıldı. Millete gidildi. Millet oy vererek ‘ben Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçmek istiyorum’ dedi. Bunu kimse kafasından uydurmuş değildir. Bunu bir değişiklik yokmuş gibi davranmak uygun değildir. Bir siyasi parti çıkıp biz eski sisteme dönelim diyebilir. Ama bu millet hiçbir zaman eski sisteme dönmedi. Birtakım yeni iyileştirilmiş modeller önerilebilir. Ama ben Türkiye’nin parlamenter sisteme döneceğini düşünmüyorum. Bu kapı milletin kapısıdır. Referanduma gidersiniz, milletin oyunu alırsınız. Seçim propagandalarında kullanacaklardır; Bizim karşımızdaki ittifakın içerisinde olan partiler parlamenter sisteme dönmek için çabalayacaklar. Muhalefet partilerinin önünde bir şey var önce mevcut Cumhurbaşkanlığı Sistemi içerisinde Cumhurbaşkanlığını kazanacaksınız. O zaman kimi aday göstereceksiniz?

"O BEN ADAY OLACAĞIM DİYOR, DİĞERİ BEN OLACAĞIM..."

Bizim rahatlığımız şu biz Cumhurbaşkanımızı 2023’te aday olarak göstereceğiz. Ama karşı tarafta şu var, o ben aday olacağım diyor, diğeri ben olacağım diyor. Meral Hanım’ın Cumhurbaşkanlığı'na değil Başbakanlığa aday olacağım cümlesi bundan dolayı. 2023’te Başbakanlık seçimi olmayacak ki Cumhurbaşkanlığı olacak. Önce 2023’te seçimi nasıl kazanacaklarını ortaya koymaları lazım. Kazanamadıktan sonra sistemi nasıl değiştireceksiniz? Burada en büyük zorluklarından birisi de düşük profilli bir Cumhurbaşkanı adayı bulmak zorunda kalacaklar. Geçmiş dönemde İhsanoğlu gibi. Tabanı olan partiler var. Bu ittifak kendi aralarında Cumhurbaşkanlığını bırakmayacakları gibi bu benim farazi olarak söylediğim bir şeydir Düşük profilli, eski sisteme dönebilecekleri birisi üzerinde konuşulacak.”

"SOSYAL MEDYA FAYDALI BİR ALAN"

Sosyal medya düzenlemesi ile ilgili de bilgi veren Kurtulmuş, sosyal medyanın düzgün bir amaçla kullanılırsa faydalı bir araç olacağını belirtti.

Kurtulmuş, “Sosyal medyanın ben çok faydalı bir alan olduğunu bilenlerden birisiyim.  Birileri gece yarıları bir yerde oturacaklar, birtakım ekiplerden oluşan algı oluşturacak sahte isimler üzerinden, yurt dışındaki hesaplar üzerinden yalanı geçtik, bu tüm dünyada böyle; iftira geçtik, her türlü itibar suikastını gerçekleştirecek akı kara, karayı ak gösterecek biz buna karşıyız. Sosyal medyayı topluma faydalı olacak kişilere verelim. Ama şeref cellatlarına da müsaade etmeyelim. Diğer türlü kullanacaklar istediklerini söylesinler. Sosyal medya çok güzel bir mecra. Böyle bir alanı af edersiniz şerefsizce kullanmaya kimsenin hakkı yoktur.

"KONUYLA İLGİLİ DÜZENLEME GÜNDEMDE"

Sosyal medya alanındaki bu kirlenme farkında olmadan günlük hayatı da kirletiyor. Bakıyorsunuz birbirine zıt olan insanlar birbirlerine böyle davranmıyorlar. Ama sosyal medya öyle değil. Benim korkum birebir günlük hayatta ikili ilişkileri de etkiler. İnsanlarda ‘düşman algısı’ ortaya çıkıyor. Bazen öyle şeyler çıkıyor ki. Bir taziye mesajı yayınlıyorsun altına yorum yazıyor ‘Allah senin de belanı versin, en kısa zamanda sende öteki tarafa git’ böyle şeyler olmaması lazım. Böyle bir şey olabilir mi? Düzenleme gündemde parlamentoya gelecek kısa sürede.” dedi.

"AMERİKA İLE İLİŞKİLER KISA SÜRE ÖNCESİNE GÖRE KONUŞULACAK BİR KONU DEĞİL"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretine değinen Kurtulmuş, ilişkilerin ülkelere göre belirlenmemesi gerektiğini savundu.

Türkiye'nin bölgeyle ilgili pozisyonunun belli olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “İçeride devlet millet bütünleşmesini sağlamış bir ülke olarak söylüyorum. Türkiye’nin bölgeyle ilgili pozisyonu bellidir. Bütün meselemiz bu bölgede sorunları konuşarak, rızayla çözebilmektir. Bizim kimsenin bir karış petrolünde gözümüz yoktur. Ama kimsenin burayı kendi çiftliği haline getirmeye de razı değiliz. Amerika ile Türkiye ilişkileri kısa müddet öncesine bakılarak konuşulacak bir konu değil. Daha önce kırılacağı dönemler oldu, ambargo dönemleri oldu, çetin siyasal mücadeleler oldu. Ama sonuçta hiçbir Amerikan yönetimi Türkiye’deki muhataplarını kim olursa olsun koparacak, atacak noktaya gelmez, gelemez. Biz de bu açıdan koparıp atacak değiliz. Çifte standartlar olmamasını söylüyoruz. Bizim de yıllardır söylediğimiz şey var; müttefik miyiz? NATO’da beraber değil miyiz? Bir başta FETÖ olmak üzere niye bunları ülkenizde barındırıyorsunuz geri verin, ikincisi NATO’nun tabiri caizse üyesi olan Türkiye’yi bırakıp 3-5 bin terör örgütü üyesi olan yerleri tutuyorsunuz.

"BAŞA KİMİN GELECEĞİNE HALK KARAR VERİR"

Önce bunları bir düzeltin. Herhangi bir telkin ve tavsiyeye hiçbir siyasetçinin izin vermemesi lazım. Olmaz böyle bir şey. Bu demokratik olarak ayıptır. Türk halkı gönlündekiyle, zihnindekiyle karar verecek; kendi mahşeri vicdanımız ortaya bir karar çıkaracak ve buna göre kimi seçecekse onu seçecek. Şimdi buralardan birisi bir makale yazacak da biz ondan istifade edeceğiz. İşte falanca bir şey söyleyecekte şöyle olacak. İşte Tayyip Erdoğan’a ‘çeki düzen verecek, ayar verecek de biz buna göre siyasi zemin kazanacağız’ bunlar ayıptır. Siyasi edep dışı olan şeylerdir. Asla kabul edilemez. Dış vesayet dediğimiz şey de budur. Böyle bir destek herhangi biri istiyor diye söylemiyorum. Tek muhatabımız vardır siyasetçi olarak 84 milyon kimi seçerse baş göz üstüne. Ama Türkiye’nin Cumhurbaşkanı'nın, milletvekillerinin, seçilmiş belediye başkanlarının kim olacağına ne Amerika karar verir ne başka bir yer. Milletimiz karar verir. Bu siyasi olgunluk siyasi edebin başlangıcıdır. Bu memlekette kimin işbaşına geleceğine karar verecek olan milletimizdir.” şeklinde konuştu.

Numan Kurtulmuş: Erken seçim şu anki şartları içerisinde mümkün değil

"SURİYE İLE AFGANİSTAN'IN YAKASINI BIRAKIN ARTIK"

Suriye ve Afganistan olaylarını da ele alan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

“Ruslarla yapılmış Soçi ve diğer mutabakatlar var. Türkiye bunlara saygı duymaya devam ediyor. Ama ortada saldırılar var. Bunlar zaman zaman sürdürülüyor ve çok sayıda sivil vatandaşın öldüğüne şahit oluyor. Ama bazı güçlerin af edersiniz ‘it dalaşına’ girmiş olmasını kabul edemeyiz. Yeter artık! Bırakın Suriye’nin yakasını. Amerika Afganistan’dan çekiliyor, Pentagonla Beyaz Saray arasında ihtilaflar ortaya çıkıyor.

Bundan 20 yıl önce Afganistan’da ne işiniz vardı? Bırakın Afganistan’ın yakasını. 78 milyar dolarlık silahlar Taliban’ın eline geçti diye ağıt yakıyorlar. İyi de kardeşim 78 milyar doları eğitime harcasaydınız bu halde değildiniz. Bir diğeri de Suriye meselesi. Biz diyoruz ki Suriye’de yelleştirilme içerisine girmek mecburiyetidir. Bu savaşın kazananı yoktur.

"Z KUŞAĞINI FARKLI BİR MİLLETMİŞ GİBİ ORTAYA KOYMAK YANLIŞ"

Açıklamalarının sonunda 'Z kuşağı' ile ilgili de konuşan Kurtulmuş, “Gençlere bir kalıp belirleyerek tanımlama. Hem özgürlük diyorlar hem de gençlerin alanlarını tanımlamak üzere ortaya konulmuş bir kavram. Cemil Meriç diyor ki ‘kalıplar içerisinde öğretilenler üzerimize giydiğimiz bir deli gömleğidir’ kalıplaştırarak bir şeyler söylüyorlar ve kalıplaştırıyorlar. ‘z kuşağı şöyledir, böyledir’ işte ‘z kuşağı AK Parti’ye oy vermez’ bir kere kuşakları iyi tarif etmeleri lazım. Benim babamın şartlarıyla günümüz şartları farklıdır. Babamın şartlarıyla da dedemin şartları farklıydı. Ama sonuçta hepimiz aynı milletin çocuklarıyız. Eskiler nasıl bir çizgide nasıl ilerliyorsa ben de aynı şekilde ilerlerim. Aynı inanca sahibiz. O zamanki algılarda farklılıklar olabilir şimdi farklılıklar olabilir. Ama şu anki Z kuşağını farklı bir milletmiş gibi ortaya koymak yanlıştır.

"GENÇLERİN AK PARTİ'YE OY VERMEDİĞİ SÖZÜ KUYRUKLU BİR YALAN"

Ben gençleri anlıyorum. Onların farklı bakış açıları var. Ama hepimiz aynı vatanın, aynı milletin çocuklarıyız. Bu ne zaman başladı? Sayın Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a yürüyüşüyle başladı. Sonra da işte gençler AK Parti’ye oy vermiyor denildi. Ama bizim anketlerimiz değil hangi anketi getirirlerse getirsinler tüm anketlerde birinci parti AK Parti’dir. Ha daha fazla oy almamız lazım, gençlerimize anlayacakları dilen anlatmamız lazım. Ama AK Parti’ye gençlerin oy vermediği sözü kuyruklu bir yalandır. 18-30 yaş arası herkes AK Parti’ye destek veriyor ve oy veriyor.” dedi.