Fikirci Bey yazdı: SEÇİMİ VESAYET Mİ KAZANACAK?
Özel Yazı

“Asrın en önemli seçimi”, “Tırnak yedirten seçim” … ABD seçimleri için yakıştırılan tanımlamalar bunlar.

Oysa seçim ABD için de dünya için de önemli bir seçim değil. Sıradan bir seçim. Adaylar ve partiler arasında da sanıldığı kadar büyük farklar yok.

Bizim kendine solculuk vehmeden entel takımı; ABD’deki Demokratları solcu, Cumhuriyetçileri sağcı sanır. Oysa aralarındaki tek fark şudur: Demokratlar “devlet vergi koysun, işsizlere maaş bağlasın” der, Cumhuriyetçiler “Hayır. Devlet karışmasın, özel sektörü serbest bıraksın, istihdam kendiliğinden artar, işsizlik azalır” der. Bunun dışında ABD gemisinin yönü kaptandan bağımsız belirlenmiştir, kimse de kolay kolay o rotayı değiştiremez.

Çünkü ABD gemisinin kaptanı Pentagon'dur. Başkan, dünya savaşı çıkarmaya karar vermek gibi onca geniş yetkilerine rağmen bir kukladan ibarettir. Reagan’ı, Bush’ları hatırlayın, düzgün cümle kurmaktan aciz eblehlerdi ama ABD batmadı. ABD’de vesayet bizden çok daha güçlüdür ve seçimler bizde olduğu kadar bile etkili değildir. Pentagon’a danışmadan veya onun hilafında iş yapan J.F. Kennedy’nin öldürülmesi de düpedüz bir hükümet darbesidir.

Öyle ise nedir bu kopartılan tantana?

Her şeyden önce sosyal medya baronlarının kışkırtmasıdır.

Sosyal medyadan önce ABD’de seçime katılma oranı oldukça düşüktü. İşler yolunda gittiği sürece kimin seçildiği de sıradan bir Amerikalının umurunda olmazdı. Bırakın bölgesinin milletvekilini, başkanın adını bile bilmeyen binlerce Amerikalı olurdu. Şimdi katılım neredeyse bir kat artmış. Ne oldu, ABD’liler birden politikleştiler de merak sarıp bir şeyler mi okudurlar? Bilinçleri mi arttı? Hayır. Sadece sosyal medya trollerinin gazı ile kışkırtıldılar. “Fake news”larla (Yalan haber) bilendiler. Artık orada da başka partiye oy verdiği için akrabalar arasında küsmeler başlamış. İsimlerinin başına “TC” koyarak diğerlerini dışlayan bizim eblehler gibi, onlarda da çeşitli simgelerle birbirlerini ayrıştırma revaçtaymış. Hele seçim üzerinden meşruiyet tartışmaları sosyal medya baronlarının en sevdiği şey, çünkü insanları en uzun süre çevrim içi tutan ve en çok reklama maruz kalmalarına neden olan konu bu.

Burada benim asıl dikkatimi çeken, sosyal medya yöneticilerinin açık taraf tutmaları oldu. Trump karşıtı kampanyaları desteklediler. Zaman zaman Trump’a sansür bile uyguladılar, uygulamayı da sürdürüyorlar. Daha önce yazmıştım, bizim Gezi soytarıları gibi seçimden önce ortalığı kırıp döküp ülkeyi krize sokmaya, Trump’ı yönetemez hale getirmeye çalıştılar. Bizim FETÖ’cülerin çadır yakması gibi, beyaz bir polis, bir eli cebinde, kameralara poz vere vere bir zencinin ensesine dizini dayayıp katletti. Böyle bir şey genellikle “yakalanır”, poz vererek yapılmaz. O polis yalnız değildi ve çıkacak kaosu da tahmin edebiliyordu. O kaos çıksın diye yaptı. Sonra günlerce “Black lives matter” (Zencilerin hayatı önemlidir) kampanyasına neden olarak ortalığın yakıp yıkılmasını seyrettiler. O zaman da söylemiştim: Mesele zencilerin hayatı değil, siz daha anlamadınız mı?

Tabii bu kez Biden’in bizim muhalefet için ayrı bir önemi var. Biden, Türkiye ile ilgili olarak “Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım” dedi. Fakat bunu bağlamdan koparmadan anlamaya çalışalım. Konuşma tamamen Sayın Cumhurbaşkanımız etrafında dönüyordu ve “onu cezalandırmak için” muhalefetin desteklenmesinden söz ediliyordu. Yoksa Biden’in bizim CHP ve hempalarından pek haberi yok. Sadece “Erdoğan karşıtı olmak” adına konuşuyordu. Zaten muhalefet ne kadar Biden’e “sen karışma…” mealinden bir şeyler mırıldansa da Biden’le ortak noktaları bu… “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun”. Bu konuda bizim muhalefet ile ABD ve AB hemfikir.

Peki, nasıl oluyor da emperyalizmin merkezi olan bir ülke, bizim “solculara” destek veriyor? Son 30 yılda emperyalizm solun altındaki sözüm ona haklılık zemini öyle akıllıca çekti ve onları öyle bir boşlukta bıraktı ki, hiçbiri nereye düştüğünü anlayamadı. Artık bizde de dünyada da müesses nizamı savunanlar solcular…

Çünkü artık “sistemin dışı” diye bir şey yok. Dolayısı ile sistemin dışına çıktığını, onu dışarıdan yıkacağını sanan radikal solcular sadece sistemin içinde kriz yaratmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey yapamıyor.

Anlamlı bir şey yapılacaksa ancak sistemin içinden yapılabiliyor, onu yapanlar da müesses nizamın hilafına bir şey yapmaya kalkarlarsa cezalandırılıyordur. Bizim suçumuz da zaten bu.

Görünüşe göre Biden kazanacak. Bu Türkiye için iyi olmayacak. Ama neyse ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "Efendim, Amerika'nın hoşuna gitmezmiş, bana ne Amerika'dan, bana ne Amerika'dan! Amerika mı bizi yönetecek?" diyen bir siyasi hareketten geliyor. Rahmetli Erbakan’ın bu sözleri kulağımda yankılanıyor hala…

@kalemciler