Fikirci Bey yazdı: SEÇİM KİMLE KİM ARASINDA OLACAK?
Özel Yazı

Bu, ben başbakan olacağım demiiiş, bu, ben cumhurbaşkanı olacağım demiiiş, bu uydurmuuş, bu yemiiiş, bu da hani bana bakanlık hani bana bakanlık demiiiş…

Muhalefetin erken seçim masalları sürüyor. Sayın Akşener büyük bir stratejist, yedi hamle ilerisini görüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacaklar, o cumhurbaşkanı parlamenter sisteme geçelim diyecek, Meclis'te veya referandumda bu kabul edilecek, seçim de halk bunlara “evet” diyecek, sonra tekrar seçime gidecekler, Sayın Akşener birinci olacak, cumhurbaşkanı da onu başbakan yapacak…

Ama burnunun dibinde göremediği bir şey var. Seçmenin gündeminde ne erken seçim ne de sistem tartışması bulunuyor. Halk ciddi bir geçim sıkıntısı içinde, enflasyon son 20 yılın en üst düzeyinde. Neden? Bir bizde mi böyle? Hayır. Herkes de biliyor ki salgın nedeni ile dünya çok büyük bir daralma yaşıyor. 100 yıldır Orta Doğu’yu emen İngilizler benzin kuyruğunda. Bu arada enflasyonu bile sömüren ayrı bir çakal takımı var o da ayrı bir yazı konusu. Öyle ki enflasyon düşse üzülüp karalar bağlayacak kadar çirkinleşmiş haldeler.

Muhalefet sanıyor ki halk bunun faturasını iktidara çıkaracak. Oysa halk salgın sırasında yalnız bırakılmadığının farkında. Ekonomik darboğazdan çıkmak için de her yolun denendiğini biliyor. Kaldı ki salgının da dibi göründü. Bundan sonra sadece daha yukarı çıkılabilir, daha aşağı inilemez.

Evet, biliyoruz artık, hepimiz ekonomist olduk “katma değeri yüksek mal üreteceğiz”. Katma değeri yüksek mal deyince akla en başta silah endüstrisi gelir, onun başını da İHA’lar SİHA’lar çekiyor. Onları üretmek de bu iktidara kısmet oldu.

Peki, ne yapacakmış muhalefet bizi bu salgının sıkıntılarından kurtarmak için? Bilmiyoruz. Bir proje yok, olanları yıkmak, yapılanları durdurmak dışında…

Parlamenter sisteme geri döneceklermiş…

Birincisi parlamento kapı gibi yerinde duruyor ama halk sizi oraya sokmuyor, en azından istediğiniz kadar sokmuyor. Hatta büyük stratejist Akşener parlamenter bile değil. Partisi de taşıma suyla Meclis'e sokuldu. Yani parlamenter sistem diye bir sorun yok, sadece siz parlamentoda yoksunuz, olacağınız da belli değil. Hatta öyle ki o dönmek istediğiniz sistemde iktidar olma ihtimaliniz şimdikinden daha düşük.

İkincisi, o dediğiniz sistemle ilgili olarak halkın anıları o kadar taze ki, birer hafta süren hükümetler, kafaya atılan anayasalar, yazar kasalar… Bence hiç girmeyin siz o konuya.

Başka ne var? Ha, “Kürt sorunu”

Soruna el atılırken, insanlar elini taşın altına koyarken, çözüm süreci ilerlerken, sürece saldıranlar, hükümetin paçasına saranların aklına masa devrildikten beş yıl sonra nedense bir karpuz kabuğu düştü: “Kürt sorunu”

Bana, benim yararlanıp da, Kürt olduğunu söyleyen birinin yararlanamadığı bir tek hak söyleyin?

O sorun çözüldü canım, sizin sorununuz başka.

Sizin sorununuz PKK’nın köküne kibrit suyu dökülmesi.

Artık anladık ki, Millet İttifakı'nın önerdiği yeni bir şey yok. Ama ittifak içinde en özgün, açık ve net projesi olan parti HDP. Bunları da 11 maddelik bir “Demokrasi Tutum Belgesi” başlığı altında yayınladı. Maddeler günlerdir medyada tartışıldığı için burada detaya girip lafı uzatmayalım. Belgedeki “bağımsız tarafsız yargı”, “kadına eşitlik özgürlük” gibi ucuz cilayı kazırsak geriye iki önemli madde kalıyor: “Barışçı dış politika” ve “kayyumlara son”.

Türkçesi? Dışarıda PYD’yi ve Kandil’i rahat bırakın, içeride de bizim belediye başkanlarını geri verin de hendek kazmaya devam edebilelim.

HDP’nin bunun dışındaki konularla ilgilendiğine inanacak saftirik kaldı mı acaba?

Öyle ise Millet İttifakı'nın o boş beleş güçlendirilmiş parlamenter sistem vaatlerini bir yana bırakırsak seçim iki taraf arasında olacak: Cumhur İttifakı ile Hendek kazıcılar.

Twitter: @kalemciler