Fikirci Bey: MOSKVA’YI KİM VURDU
Özel Yazı

Bildiğiniz gibi 13 Nisan 2022 tarihinde Rusya’ya ait 186 metre uzunluğunda, 12 bin 500 ton ağırlığındaki Moskva adlı dev kruvazör, Ukrayna’nın attığını iddia ettiği Neptün füzelerinin hedefi oldu ve battı. Kruvazör, 16 adet 700 kilometrelik menzile sahip P-1000 Vulkan tipi gemi savar füzeleri ile S-300 hava savunma sistemiyle donatılmıştı ve Suriye savaşında da büyük yararlıklar göstermişti.

Peki olay gerçekten böyle mi oldu? Neptünlerin çıkış merkezi Ukrayna olabilir ama onları kruvazöre isabet ettiren neydi? Vapuru kimler vurdu?

Ben uluslararası bir sırrı ifşa edecek değilim elbette, lafı daha önce bahsettiğim “artık savaşlar istisna değil kaide olacak” konusuna getirmek istiyorum.

Konuyu anlamak için öncelikle ABD savaş makinesinin (evet gerçek anlamıyla bir “war machine”) ulaştığı teknik seviyeyi kavramamız lazım.

Bugün ABD, sahip olduğu teknoloji sayesinde, girdiği savaşları büyük ölçüde “insansız” olarak sürdürebiliyor. İnsansızdan kastım şu, artık ABD, kara kuvvetlerini eskisi gibi bir cephe oluşturacak büyüklükte ve donanımda örgütlemiyor. Artık bir yere binlerce askerle ve haldır huldur tanklarla toplarla girmiyor. ABD kara kuvvetleri neredeyse sadece hava ve deniz kuvvetlerinin atışlarının isabet kaydetmesi etmesi için yerde koordinasyon sağlayan teknisyenlerden oluşuyor. Çok ender olarak bir kurtarma operasyonu vb. olursa gerçek bir çatışmaya giriyorlar. Yani ABD, askerlerini güvenli bir mesafede tutarak savaşı sürdürebiliyor. Hatta gerçekten çatışma gerekirse o zaman da kara kuvvetlerini “outsourcing” yapıyor, yani “dışarıdan kiralıyor”. (Şaka gibi ama bayağı sözleşme yapıyor, ihaleler açıyor) Örneğin DEAŞ’a karşı PYD/YPG’yi üç beş kuruşa kiralaması ya da kendilerine bir şeyler vadettiği proxy kuvvetleri (vesayet güçleri) kullanması gibi. ABD, Vietnam’dan sonra karaya postal değdirmenin ve çok sayıda ceset torbası ile eve dönmenin iç politikadaki sonuçlarını çok iyi anladı.

Öte yandan, ABD’nin savaştan anladığı, bizim bildiğimiz, ulus devletlerin ulusal hudutları arasında, cephe bazlı, ilgili tarafların tankla, tüfekle topyekûn katıldığı ve sonunda bir tarafın zaferi ile biten belirli bir yer ve zamanla sınırlı “geleneksel” savaşlar değil. Çünkü ABD’nin bu tür operasyonlarının/savaşlarının gerçek amacı, müdahale ettiği ülkelerde ya iktidarı veya toptan rejimi değiştirmek ya da orada sahte bir veya birkaç ulus devlet kurarak (Esasen misyoner devletler) bölgedeki sınırları kendi çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirmek.

Farkındaysanız bu “insansız savaş” durumu ABD ordusu için geçerli, yoksa saldırdığı veya birbirine düşürdüğü ülkelerin askerleri de, sivilleri de kitleler halinde ölüyor veya milyonlarcası yerinden yurdundan oluyor.

Buradaki vahim durum şu: Bir savaştan sadece bir taraf zarar görüyor, öbür tarafın ise orada fiziki olarak bile bulunması gerekmiyorsa, zarar görmeyen taraf savaşı neden bitirsin? Yani bir yanda hayatını kaybeden insanlar, diğer yanda ise hiçbir zaman barış istemek zorunda olmayan bir savaş makinesi varsa böyle bir ortamda savaş nasıl sona erebilir? Herhangi bir yerde bitse bile bir başka yerde neden başlatılmasın? Eskiden savaş; herkes için istenmeyen, geçici bir durumdu. Şimdi ise savaşın sürekliliğinden zarar görmeyen bir yapı var. Kısacası ABD’nin başını çektiği savaş makinesi, yüksek teknolojiye sahip, yer ve zaman bağımlılığı olmayan bir cehennem silahı. İşte bu nedenle bu savaşlar hiç bitmeyecek çünkü dünya hiçbir zaman tam olarak ABD merkezli gücün istediği şekli almayacak.

Şimdi baştaki soruya dönelim. Moskva Kruvazörü'nü kim vurdu? Füzelerin nereden ateşlendiği bile tespit edilemiyor ama bu da önemli değil çünkü Moskva Kruvazörü'nü “gören”, füzeleri yönlendirip isabeti sağlayan “bilgiyi” veren, yeryüzünün her metre karesini HD kalitesiyle uzaydan izleyebilen ABD uydularıdır.

Yani “vapuru onlar vurdu, Zelensky vurmadı” ve hiçbiri de orada değildi.

Zaten savaş Zelensky’nin de değil, Zelensky, NATO-BDT savaşında bir proxy. Değiştirilecek iktidar ise Putin iktidarı. İşte bu yüzden bir de “savaştan sonrası” sorunu var.

Amaç rejim veya iktidar değişikliği yapmak, hatta bazen yapay bir ulus devlet icat etmek olunca, taraflardan birinin galip gelmesi ile görev tamamlanmış olmuyor. Hatta asıl görev ondan sonra başlıyor. Rejim değişikliği yapmak için o ülkede yıllar öncesinden gizlice paralel bir devlet yapılanması oluşturmak ve bolca mankurt beslemek gerekiyor. Yapay bir ulus devlet oluşturmak içinse bazen iç savaş çıkaran bir gruba binlerce tır silah vermeniz gerekebiliyor.

İşte şimdilik ABD’nin çuvalladığı yer burası…

Bakalım Rusya’da ne yapacak?

@kalemciler