Fikirci Bey Memleket Hareketi, Muharrem İnce, Abdullah Gül, Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş'ı yazdı
Özel Yazı

Hiç istemediğim halde konu tekrar tekrar muhalefete geliyor. Ben yazmak istemiyorum, usandım artık bu pespayeliklerinden ama farkındaysanız epey bir kıpırdanma var o cenahta.

Yok, ana muhalefet partisi başkanından daha fazla söz edecek değilim. O şimdi " Bir salgın var mı, var. Bütün dünyada var… Yine akılla yine mantıkla mücadele edeceğiz. İki ayaklı… Birincisi önce bulaşmayı engelleyeceksin. Bulaşmanın önüne geçecek engelleri alacaksın. Akıl var mantık var… İkincisi ise hastalık bütün önlemlere rağmen bulaştıysa bunu tedavi edeceksin. Bu kadar basit" gibi dünyada kimsenin aklına gelmeyen tavsiyelerde bulunuyor. Nesini yazayım?

Evet, muhalefet cenahında epey bir kıpırdanma var. Fakat öyle ideolojik çıkışlar, strateji önermeler, paradigma değişikliği falan değil. Yine beş benzemezlerin nasıl bir araya geleceğine dair ayak oyunları. Anladığım kadarı ile bu ara işin içine epey de bir para giriyor. Seçim otobüsleri alınıyor, kanallar kuruluyor, medyaya girişiliyor falan. Yakında çıkar kokusu kimin kimi finanse ettiği.

Ha, finanse etmeyecek mi? Edecek tabi, parti kurmak, siyasi hareket başlatmak başlı başına para işi zaten. Ayrıca demokrasilerde çıkar gruplarının güç birliği yapmaları, inandıkları hareketi finanse etmeleri sistemin gereği. Ama tabi kimin kimi finanse ettiği de siyasi hareket hakkında çok şeyi anlatır. Hareketin hangi “memleketin hareketi” olduğu, açılan “kanala” nereden su geldiği yakında anlaşılır. Benim naçizane önerim, medya ayağını fazla abartmayın, AK Parti seçim kazandığında medyanın büyük bir çoğunluğu AK Parti binasının nerede olduğunu bile bilmiyordu da yayın araçları saatlerce Ankara içinde bina aradı.  (Acı ama şu anda en güçlü medya AK Parti'nin elinde olmasına karşın oy kaybetmesini de engelleyemiyor. Demem o ki medya abartılıyor, abartıldıkça da ters tepki yaratıyor)

Daha önce de yazmıştım. Türkiye’nin sorunları var elbette, onları çözmeye çalışanlar da var. Ama bir de bunların arasına girip asıl sorunu çözmek yerine kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışan üst akıllar var. Mesela Kürt sorunu böyle bir sorun. Türkiye’nin Kürt sorunu vardı ve iktidar büyük fedakarlıklarla bunu büyük ölçüde çözdü. Şu anda aklı başında bir Kürt’ün talep ettiği hiçbir hak kalmadı. Türkiye Kürt sorununu çözdü ama PKK bu sorunun içine girmiş bir üst akıl olarak bundan hiç memnun olmadı ve çözümü engellemek için elinden geleni yaptı. Kürt sorunu çözüldükten sonra PKK’nın aslında Kürt sorununun değil üst akılın bir parçası olduğu anlaşıldı.

Peki şimdi bu “memleket hareketi” başlatan köy enstitülü kafalı politikacımızı, ayrı memleket kurmaya kalkan Kandil ile kim bir araya getirmek istiyor? Türkiye’nin bilinen en milliyetçi partisinden koparılan şaşkınlarla birlikte Demirtaş’a kim kahvaltı masası hazırlıyor? (Kahvaltı serpme Van kahvaltısı olacak o belli de) Şeriatçılık suçu ile bir zaman mahkemelerde sürünen Che dedemizi, Mustafa Kemal’in askerlerine kim komutan yapmak istiyor? Aralarında kaç tane Biden’in askeri var ki, Biden onlara lafını dinletebileceğine inanıyor?

Daha da garibi, bize salgından kurtulmanın yolunun “bulaşmanın önüne geçmek, bulaşanları tedavi etmek” olduğunu öğreten cin fikirli ana muhalefet partisi başkanının gönlünde neden cumhurbaşkanlığı hevesi yatmaz da Abdullah Gül yatar ve neden onu “içeride kaldığı süreyi göğsünde bir şeref madalyası olarak taşıyacak” Demirtaş ile bir araya getirmek ister?

Kısacası bu 5 benzemezin içine hangi şeytanı kaçtı ki onları canciğer kardeş etmeye çalışıyor.

Ve o şeytanı çıkartacak bir "şeytan çıkarıcı" yok mu?

Bunlar yukarıdaki örgütlü muhalefet.

Fakat asıl içler acısı olan bu partilere oy veren tabanın sosyal medyadaki “muhalefeti”

Bütün gün sağdan soldan birkaç meczup fotoğrafı bulup altına laikleri kaşıyacak birkaç satır yazıp paylaşıyorlar. Efendim güya hocanın biri “kadının çöpe atılmış tırnağına bakmak günahtır” demiş. Yahu insan bunu paylaşırken bile bir düşünür, benimle dalga mı geçiyorlar diye. Vallahi abartmıyorum, karikatür olarak bile gülmeyeceğiniz dangalaklıklara inanıp altına beğeni ve yorum yağdırıyorlar, tabi çoğu Müslümanlara sövüp saymaktan ibaret…

Birincisi, paylaşılan şeyler doğru olsa bile karşındaki ile dalga geçip sövüp saymak muhalefet değildir. Saldırılan, alay edilen kişiler daha fazla bir araya gelirler. Üstelik paylaştığın şeylerin gerçek olmadığını bildikleri için muhalefet ettiğin kişiler senin ne kadar dangalak olduğun konusunda bir kez daha birleşir.

İkincisi, muhalefet etmek bir konuda farkındalık yaratmak ve insanları harekete geçirmektir. Senin muhalefet konusu sandığın hacıya hocaya sövmenin halkın gündeminde yeri yok. Yani sen daha halkın sorunlarının ne olduğunun farkında değilsin. Kendi kafanda uydurduğun öcülerle dövüşüyorsun ve sadece sövüyor veya dalganı geçtiğini sanıyorsun.

Oysa gerçek bir muhalif hiç usanmadan ulaşabildiği insanlara tercihlerinin orta ve uzun vadedeki sonuçlarını anlatır. Şu anda onlara iyi görünse bile (dikey kentleşme, maksadı aşan HES’ler, vb.)  uzun vadede zarar göreceklerini hiç bıkmadan usanmadan anlatır. Onlarla alay etmez onları kazanmaya, harekete geçirmeye, en nihayetinde de siyasi tercihlerini etkilemeye çalışır. Yapabiliyorsa alternatif üretir.

Ama sen böyle dangalak olduğun sürece AK Parti hiçbir seçimi kaybetmez.

Sen bu yolda devam et.

@kalemciler