Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Sayıştay programındaki konuşması
ensonhaber.com

Sayıştay'ın 160'ıncı kuruluş yıl dönümüne ilişkin program düzenlendi.

Programa katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada bir konuşma yaptı.

Erdoğan, Sayıştay kanununda ve kurumun mensuplarının özlük haklarında yaptıkları değişikliklere vurgu yaptı.

"Sayıştay'ın denetim alanını genişletmeyi sürdürdük"

Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtikten sonra da Sayıştay'ın denetim alanını genişletmeyi, imkanlarını artırmayı sürdürdük. Ülkemizin ve kamu yönetiminin ortaya çıkan talepleri çerçevesinde gerekli yasal düzenlemeleri yapmaya devam edeceğiz." dedi.

"Türkiye, geçtiğimiz 20 yılda 1 asırlık yol katetti"

Amaçlarının, Türkiye'nin demokratik, hukuk devleti vasfıyla 2023 hedeflerine ulaşmasını, 2053 vizyonunu hayata geçirmesini temin etmek olduğunu belirten Erdoğan, Türkiye'nin son 20 yılda 1 asırlık yol katettiğinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayıştay'ın 160'ıncı ve Cumhuriyetimizin 99'uncu kuruluş yılını yaşadığımız şu günlerde, akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin inkar edemeyeceğine inandığım bir gerçek vardır. Bu gerçek de Türkiye'nin demokrasi ve kalkınma sürecinde geçtiğimiz 20 yılda 1 asırlık yol katettiğidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, geçtiğimiz 20 yılda 1 asırlık yol katetti ViDEO


"Her alanda bu devrimlerin somut neticelerini görmek mümkün"

Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaştırmadan enerjiye, spordan sosyal desteklere, diplomasiden savunma sanayiine kadar her alanda bu devrimlerin somut neticelerini görmek mümkündür." ifadelerini kullandı.

"Dünyanın pek çok yerinde bize bu kadar kısa sürede böylesine devasa atılımları nasıl gerçekleştirdiğimizi soruyorlar. Sormakla kalmayıp, heyetler göndererek kurumlarımız nezdinde inceleme yaptırıyorlar" diyen Erdoğan, konuşmasının diğer bölümünde şunları söyledi:

"Devlet fonksiyonları içinde önemli bir yerde"

"160 yıldır bu güzide kurumumuzun çatısı altında ülkemize samimiyetle hizmet veren herkesi şükranla yad ediyorum.

Osmanlı'nın kamu reform çalışmalarının bir ürünü olarak faaliyete başlayan Sayıştay, devlet fonksiyonları içinde önemli bir yere yerleştirilmiştir.

"Her dönemde önemini korudu"

Mali istikrara katkı vermek üzere gelirlerin ve giderlerin kontrol altında tutulması gayesiyle faaliyet gösteren Sayıştay, her dönemde önemini koruyarak bugünlere gelmiştir.

TBMM adına görev yapan Sayıştayımızın tüm mensuplarının, üstlendikleri sorumlulukları hakkıyla yerine getirmenin gayreti içinde olduğundan şüphe duymuyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Sayıştay programındaki konuşması

"Denetimin özünü oluşturan şeffaflık ve hesap verebilirlik..."

Sayıştay'ın denetim alanına giren devlet bütçesi, 85 milyonun tamamının rızkından keserek, kamuya aktardığı kaynaklardan oluşuyor. Dolayısıyla Sayıştay, her bir vatandaşımızın hakkını, hukukunu, özellikle gözeten bir faaliyet yürütmeye çalışıyor.

Binlerce yıllık devlet geleneğimizin denetim boyutunun temsilcisi olan bu kurumumuz, hukuk devletinin temel taşlarından biridir. Denetimin özünü oluşturan şeffaflık ve hesap verebilirlik, modern demokratik devlet sisteminin en önemli vasıfları olarak tüm dünyada kabul görmektedir.

"Doğrudan hesap soran değil, malzemeleri hazırlayan bir kurumdur"

Sayıştayımız sahip olduğu birikim, kendine verilen yetkiler ve üstlendiği misyonla kamu yönetim sistemimizde gerçekten de kilit bir role sahiptir. Sayıştay, hiçbir kamu kurumunun rakibi veya ikamesi değil, denetlediği her kamu kurumunun faaliyetlerini hukuka uygun yürütmesine rehberlik eden bir yardımcıdır.

Burası kendisi doğrudan hesap soran değil, hesap sorulmadan önceki hazırlıkları yapan, çalışmaları yürüten, malzemeleri hazırlayan bir kurumdur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Sayıştay programındaki konuşması

"Hukuk devleti ilkesine olan bağlılığımızı ispatladık"

Sayıştay'ı 2006 ve 2010 yıllarında çıkardığımız kanunlarla daha da güçlendirdik. Sivil, askeri tüm kamu kurumlarını, kamu iktisadi teşekküllerini, belediye şirketleri dahil kamu kaynağı kullanan her kuruluşu Sayıştay denetimi kapsamına alarak hukuk devleti ilkesine olan bağlılığımızı ispatladık.

Milletimizin, kamu kaynaklarının nasıl harcandığını en doğru, güvenilir ve sistematik şekilde takip edebilmesini temin ettik. Kamu yönetimine ilişkin diğer reformlarımızın hemen tamamında da Sayıştay'ın denetim alanını genişleten bir yaklaşımı benimsedik.

"Denetimden asla kaçmadığımızın, korkmadığımızın en somut örneği"

Sayıştay mensuplarının özlük haklarında 2006 ve 2014 yıllarda gerçekleştirdiğimiz iyileştirmelerle sizlerin çalışma şartlarını da düzelttik. Mesleki güvencelerinizi tahkim etmek suretiyle denetim faaliyetlerinizi her türlü etki ve baskıdan uzak bir şekilde yapabilmenizi sağladık.

Denetimden asla kaçmadığımızın, korkmadığımızın, çekinmediğimizin en somut örneği, Sayıştay kanununda ve Sayıştay mensuplarının özlük haklarında yaptığımız işte tüm bu değişikliklerdir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Sayıştay programındaki konuşması

"En kısa sürede en çok eser ve hizmetin kazandırılması penceresinden bakıyoruz"

Her yenilik gibi bu tablonun içinde birtakım eksiklerin, hatta hataların yaşanması kaçınılmazdır. Biz yürütme tarafından meseleye ülkemize ve milletimize en kısa sürede mümkün olan en çok eser ve hizmetin kazandırılması penceresinden bakıyoruz.

Denetim ve yargı organları ise bu meseleyi elbette sürecin hukuka uygunluğu yönünde değerlendirecektir. Önemli olan, bu iki yaklaşımı, ülkenin ve milletin çıkarlarını en üst düzeyde tutacak bir yerde buluşturmaktır.

Bunun için Sayıştay'ın icracı kurumlardaki denetimini sadece açık arama veya ceza penceresinden bakarak yapmaması gerektiğini düşünüyorum. Doğru olan yaklaşımın, icracı kurumların, iş ve işlemlerin hukuka uygunluğunu kolaylaştırıcı, yardım edici, yol gösterici bir anlayışla denetim faaliyetlerinin yürütülmesi olduğuna inanıyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Sayıştay programındaki konuşması

"Birtakım güçlerin işaretine göre çalışan her kurum vesayet damgası yemeye mahkumdur"

Geçmişte bu ülkenin, bürokratik vesayetten çok çektiğini biliyoruz, gördük. Milletin ve onun adına faaliyet gösteren hukukun değil de başka birtakım güçlerin işaretine göre çalışan her kurum vesayet damgası yemeye mahkumdur.

Kendilerini anayasa ve yasalarla verilen yetkileri, ülkeye ve millete daha etkin hizmet sunmak için kullanan her kurumun başımız üzerinde yeri vardır. Bu kurumlar bazen yaklaşım farklılıkları sebebiyle canımızı sıkacak, eleştirdiğimiz işler bile yapsalar, neticede ortaya çıkan sonuca saygı gösteririz.

"İktidara direnmeye çağırmak, faşist ve darbeci zihniyetin yansıması"

Biz, birilerinin sürekli yaptığı gibi hakim, savcısından polise, üst düzey bürokratından memuruna kadar tüm kamu görevlilerini tehdit ederek kendi siyasetçimize alan açmaya asla çalışmadık, çalışmayız.

Biz, sorumluluklarımızın gereğini yerine getirirken, devlet geleneğimizin adabına, ahlakına, usulüne aykırı bir söz söylememeye, bir tutum sergilememeye azami dikkat gösteriyoruz. Anayasal güvence altında kamu hizmetini yürütmek görevli insanları tehdit etmek ve gücünü milli iradeden alan iktidara direnmeye çağırmak, faşist ve darbeci zihniyetin yansımasından başka bir şey değildir.

"İzlenen taktiğin gerisindeki sinsi amaç kendiliğinden ortaya çıkacaktır"

Kamu hizmetlerinin, yatırımların, üretimin, istihdamın tıkanmasından kimin fayda göreceğini düşündüğümüzde, izlenen taktiğin gerisindeki sinsi amaç kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Yalan ve yanlış bilgilerle kamuoyunun meşgul edilmesinden daha tehlikelisi eksik ve çarpıtılmış bilgilerle bu işin yapılmasıdır. Türkiye'nin yıkıcı değil, yapıcı yaklaşımlara, bakış açılarına, argümanlara, siyasi projelere, küresel analizlere ihtiyacı vardır.

Ağzından çıkan sözden de sergilediği davranıştan da haberi olmayan mazur tipler, ne bizim ne kamu görevlilerinin muhatabı değildir. Bunları milletimizin engin ferasetine havale ediyoruz.

"Dünyada köklü bir değişim sancısı var"

Biz işimize bakacağız. Cumhurbaşkanından memuruna kadar yönetim sorumluluğu üstlenen herkesle birlikte ülkeye daha hangi eserleri, insanımıza daha hangi hizmetleri kazandırabileceğimizi kazandırabileceğimizin gayreti içinde olacağız.

Dünyanın ve bölgemizin köklü bir değişim sancısı içinde olduğu bir dönemde, hepimize düşen görev kısır tartışmalarla vakit kaybetmek değil, Türkiye'yi hedeflerine ulaştıracak adımları kararlılıkla atmaktır."