Yargıtay: Amir, işçiye küçültücü ifadeler kullanamaz

Fabrikada çalışan bir işçi, makine arızalanınca üretim şefi tarafından fırçalandı.

“Lan oğlum, elini cebinden çıkar” diyen şef, işçinin üzerine yürüdü.

Diğer çalışanlar tarafından uzaklaştırılan işçi, fabrikadan kovuldu. İş Mahkemesi'ne başvuran işçi, haksız uygulama sonucu kıdem ve ihbar tazminatının verilmediğini; kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etti.

İHA’nın haberine göre; davalı işveren ise davacının şirketten hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, çalışma süresi boyunca çalışmaya bağlı olarak hak etmiş olduğu her türlü tüm ücretlerinin ve eklentilerinin eksiksiz olarak davacıya ödendiğini öne sürdü.

İş Mahkemesi, işverence yapılan feshi haklı buldu

Olayın sataşmadan dolayı gerçekleştiğine dikkat çeken İş Mahkemesi, davacının amiri konumunda olan kişinin üzerine yürümesinin sataşma niteliğinde olduğunu ve işverence yapılan feshin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine hükmetti.

Yargıtay: Amir, işçiye küçültücü ifadeler kullanamaz

Yargıtay kararı

Kararı davacı temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Yüksek Mahkeme, işçinin ulu orta fırçalanmasının yasaya aykırı olduğuna dikkat çekerek kararında şu ifadeleri kullandı:

“Davacının iş akdinin İş kanunun 25/II-d maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiği anlaşılmaktadır. Tanıklar; amirin, 'lan oğlum elini cebinden çıkar' dediği davacının eline uzandığını ifade etmişlerdir. Akabinde davacının da bu söz ve davranışa tepki gösterdiği fakat yumruklama ya da üzerine yürüme gibi davacı fiili olmadığını beyan etmişlerdir. Ayrıca dosya içinde alınan CD çözümleme tutanağında ise davalı beyanına göre davacı olan siyah giysili şahsın el kol hareketi yaptığı iki kişinin de bu şahsı tutarak çektiği, rapor edilmişse de olayın ilk çıkış sebebinin amirin söz ve davranışı olduğu anlaşılmaktadır.

İş yerinde amir konumda olması, işçiye 'lan oğlum elini cebinden çıkar' diyerek küçültücü , tahrik edici ifade kullanma hakkı vermediği gibi davacının verdiği tepkinin ise ilk hareket ve tahrik edici eylemin karşı taraftan gelmesi nedeni ile haklı fesih boyutuna varmadığı dosya çerçevesinden anlaşılmaktadır. Davacının tahrik neticesinde sarf ettiği sözler olsa da vurma ya da hakarete varan söz ve davranışı olmadığı, bu nedenle davacı eyleminin haklı fesih boyutuna varmadığı, yapılan feshin ancak geçerli fesih olarak kabul edilebileceği anlaşılmakla, feshin haklı olduğu gerekçesi ile davanın reddine dair verilen kararının bozulması gerekmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir."