Vakanüvis Cervantes'i yazdı
Özel İçerik

Vakanüvis;

İspanyol edebiyatının ünlü yazarı Miguel de Cervantes Saavedra, 1547 yılında İspanya’da dünyaya gelmişti. Sıkıntılı bir çocukluk geçiren Cervantes, 1562’de amcası tarafından Sevilla’da, bir Cizvit papaz okuluna yazdırılmış ancak eğitimini yarıda bırakmıştı.

HAÇLI ORDUSUNA GÖNÜLLÜ ASKER OLARAK YAZILDI

Cervantes’in gençlik yıllarında, Avrupa’da tam bir “Osmanlı korkusu” vardı. Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’de giderek ki hâkimiyetini arttırması, Haçlı Seferleri’nden birisini daha tetikleyecekti. Özellikle Trablusgarb ve Kıbrıs’ın ellerinden çıkması, Batılılar için büyük bir şok olmuştu. Trablusgarb’ı yöneten Malta Şövalyeleri; İspanya, Papalık, Cenova, Floransa, Sicilya, Malta, Napoli ve Monako gibi devletleri 1559 yılında bir ittifakta buluşturdular. İttifak uyarınca büyük bir Haçlı Donanması oluşturuldu. İşte, Cervantes bu orduya gönüllü asker olarak katılmıştı. Haçlılarla Osmanlılar İnebahtı açıklarında çarpıştılar. Osmanlı, 1571 yılında, bugün Yunanistan sınırları içinde olan İnebahtı açıklarında, denizlerdeki ilk büyük yenilgisini yaşadı. Miguel de Cervantes ise bu orduya kanundan kaçmak için katılmıştı. Cervantes, 1568 yılında, Madrid’de artık yasak olduğu halde bir düelloda rakibini yaralamış, bu nedenle resmî makamlarla başı derde girmişti.

Vakanüvis Cervantes'i yazdı

TÜRKLERE ESİR DÜŞTÜ

Hale Hacıbanoğlu'nun Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ndeki Yüksek Lisans Tezi’nde verdiği bilgiye göre, Marquses isimli bir kadırgada savaşa katılan Cervantes, çatışmalarda yaralanmıştı. Ağır yaraları olan Cervantes, tedavi edilmesi için Mesina’ya gönderilmiş, burada altı ay hastanede kalmıştı. Ancak sol elini kalıcı olarak kullanamaz hale gelen Cervantes, bu haline rağmen Osmanlı’ya yönelik yeni seferlere de katılmıştı. İnebahtı üstünlüğüyle şımaran Haçlılar, Osmanlılara karşı peşpeşe Korfu, Navarin, Tunus ve Halkavud seferlerini düzenlemişler, Cervantes de bu savaşların hepsine katılmıştı. Ancak kesin bir üstünlük sağlayamayan Batılı ülkeler, Osmanlı’yla anlaşma yapmak zorunda kalmışlardı. Cervantes, Halkavud seferi sırasında “Sol” isimli gemideyken Türkler’e yakalanmıştı.  Vakanüvis Cervantes'i yazdı

PAPAZ EĞİTİMİ ALAN CERVANTES, CAMİ İNŞAATINDA ÇALIŞMIŞTI

1575'te Deli Mehmet Reis adlı Türk denizcisine esir düşen Miguel de Cervantes, Cezayir’de köle olarak yaşamaya başlamıştı. “Altsayfa” isimli kişisel bloğunda, Cervantes’in birkaç kez firara teşebbüs ettiğini ancak başaramadığını anlatan Tevfik Yazıcıoğlu, İspanyol yazarın en sonunda Cezayirli Hasan Paşa’nın kölesi olduğunu belirtir. Cervantes, buradan da İstanbul’a esir işçi olarak gelmişti. Sonuçta, Cizvit papazlığı eğitimi alan Cervantes, Mimar Sinan’ın eserlerinden birisi olan Kılıç Ali Paşa Camiî’nin yapımında çalışacaktı. Kuzey Afrika ve İstanbul’da geçirdiği maceralı beş yılın ardından, ailesinin gerekli fidyeyi sağlaması üzerine (Bir rivayete göre de, Kılıç Ali Paşa, cami inşaatında çalışan bütün köleleri azat etmişti.) Miguel de Cervantes Saavedra, nihayet ülkesine dönebilecekti.

Vakanüvis Cervantes'i yazdı

DOLANDIRICILIKTAN HAPSE DÜŞTÜ

Haçlı Seferleri'ne büyük bir istekle katılan Cervantes, bu “kahramanlıklarının” İspanya’da kendisine yüksek maaşlı bir devlet görevi olarak geri döneceğini ummuşsa da donanmanın küçük bir deposunda, muhasebe işinin kendisine layık görülmesiyle hayal kırıklığına uğramıştı. Üstelik, bu işte adı bir dolandırıcılığa karışacak ve bu nedenle bir süre hapis yatacaktı. Özel hayatı da çalkantılı olan Cervantes'in, Ana Franca de Rojas adlı bir kadından kızı olmuş ancak o, Catalina de Salazar ile evlenmişti. Hapishane sonrası Grnada’da vergi tahsildarlığına başlayan Cervantes, bu görevinden de, bilinmeyen bir nedenle kısa sürede kovulmuştu. Peş peşe yaşadığı bu olumsuz gelişmelerin ardından, Amerika’ya gitmeye niyet eden ancak bu isteğini de gerçekleştiremeyen Cervantes, edebiyat alanındaki çalışmalarına yoğunlaşmıştı. Kimi araştırmacılara göre, Cervantes, “çağdaş romanın babası” sayılan Don Kişot’u hapishanedeyken yazmaya başlamıştı. Belki de Cervantes’in, Don Kişot’ta şövalyeler, devlet yetkilileri ve sair kamu görevlilerini ağır bir dille hicvetmesinin ardında, kamu otoriteleri kaynaklı yaşadığı hayal kırıklıklarının etkisi vardı. Cervantes’in eserlerindeki bir başka etki de bitmek tükenmek bilmeyen “Türk alerjisi”ydi. Ankara Üniversitesi DTCF’nden Doç. Dr. Ertuğrul Önalp, bir makalesinde, “Madrid Millî Kütüphanesi'nde Don Kişot’un orijinalini incelediğimizde Türklere karşı hakaretâmiz sözler içerdiğini gördük.” diye yazmıştı. Miguel de Cervantes Saavedra’nın, 29 Eylül 1547’de Alcala de Henares’te başlayan hayatı, 23 Nisan 1616’da Madrid’de sona erdi.