Fikirci Bey yazdı: İstanbul ANKARA ARASI KAÇ YIL?
Özel Yazı

Seçimden bu yana bir tartışma sürüp gidiyor; CHP’li belediyeler ile hükümet arasında bir sürtüşme, bir husumet var deniliyor. Hükümet CHP’li belediyeleri engelliyor, onlardan korkuyor deniliyor.

Doğru mudur? AK Parti CHP’li belediyelerden korkmakta mıdır?

Benim ilk cevabım, “Keşke öyle olsa, belediyeler birbirlerini korkutacak güzellikte projelerle yarışsa, CHP’li belediyeler AK Partili belediyeleri oy kaybetmekten korkutacak hizmetler yapsa” olurdu.

Ama biliyorsunuz burası Türkiye ve böyle bir güzellik olmaz.

AK Parti belediyecilikten geldi. Kadroları daha iktidar olmadan önce rüştünü, liyakatini hizmetleri ile ispatlamışlardı. İstanbul gibi bir metropolü (ki bütçesi de, nüfusu da birçok Avrupa ülkesinden büyüktür) yöneten Türkiye’yi yönetecek tecrübeyi kazanıyor, yönetmeye hazır hale geliyordu. Zaten “İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır” lafı da buradan çıkıyordu.

Türkiye’nin son yirmi yılda yaşadığı en büyük devrim de budur aslında. İktidara, karşı tarafı askere devirterek değil, seçilerek, hizmet ederek gelmek. Türkiye 1913’den beri bu özlemle yaşadı. Bunu 2002’de başardı, geri dönme korkusunu 15 Temmuz 2016’da attı.

Evet “İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır”. Tam da bu nedenle İstanbul ve Ankara Büyük Şehir Belediyelerini “kaybetmek” AK Parti'nin kolay kabul edebileceği bir şey değildi ve aşırı tepki vererek az bir farkla seçim kazanmış bir taşra politikacısını, zafer kazanmış bir kâğıttan kaplana çevirdi.  Zamanında kendisine yapılanları unutarak bu insanı görmezden geldi, aşağıladı, mağdur durumuna düşürdü. Hep yanlış olduğunu düşündüğümüz bir dizi şaçma sapan hatalar sıralandı.

Ve şimdi karşımızda kendi nitelikleri ile değil, AK Partinin hatalarıyla popüler olmuş, egosu şişik bir politikacı var. İstanbul’u sel almışken Bodrum’a tatile, Elazığ’da deprem olurken Erzurum’a kayak yapmaya giden, marketten 60-90 liraya toplanacak yardım paketini 150 liraya satmaya çalışan bir beceriksizle karşı karşıyayız. “16 milyonu temsil ediyorum” lafını çok seven bu Başkan, gerçekte kaç oy aldığını hatırlamak istemiyor ve hele İstanbul’dan Ankara’ya geçeceğini, üstelik bunu 7 yılda değil de 2 yılda yapabileceğini sanıyorsa, 1994-2002 arasında o yolda neler başarıldığını bilmiyor demektir. Hemen söyleyeyim öyle bir kestirme yol yok. Gittiği yol da Ankara’ya çıkmıyor.

İnsan şimdi CHP’li belediyelerin “Biz iş yapacağız ama hükümet engelliyor” iddiasına da inanmakta güçlük çekiyor. Çünkü başta CHP genel başkanı, bir felaket anında bile CHP’li belediyelerle hükümet arasında bir sinerjiden bahsedeceğine, Atatürk Havalimanı ve Sancaktepe'de 45 günde iki ayrı hastane kurulmasını beğenmeyerek kendi belediyesinin 1 haftada hastane yaptığını öne sürdü ve hükümeti beceriksizlikle suçladı. Tabii hastane dediğinin, pimapenlerle bölünmüş fuar alanından ibaret olduğunu muhtemelen kendisi de bilmiyordu.

Şimdi bu gerçekten AK Parti hükümetinin korkacağı bir “hizmet” değil. Bu esasen bir hizmet de değil, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi devlete “paralel” işler yapmaktan ibaret.

Siyasi arenanın renklenmesini destekleyen bir insanım ama bunun yolu gerçekten karşı tarafı oy kaybetmekten korkutacak hizmetler yapmaktan geçmeli; çelme takmaktan, dışlamaktan, görmezden gelmekten ve paralel dümenler çevirmekten geçmemeli.

@kalemciler