Şehri ziyaret eden David Farley, Skylife Dergisi'ne bir gezi yazısı hazırlayarak Minsk'te yaşadığı tecrübeleri anlattı: Beyaz Rusya’nın başkenti Minsk, turist akınına uğrayan bir yer değil; tam da bu yüzden ona bir şans vermelisiniz. Budapeşte ve Varşova’nın aksine sakin bir Doğu Avrupa başkenti.
TADI DAMAĞINDA KALACAK LEZZETLER
Minsk beklediğinizden çok daha iyi bir Ulusal Sanat Müzesi’ne, tadı damağınızda kalacak lezzetlere, ilginç bir mimariye ve hatta dünyadaki en büyük Stalinist mimari koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.
Ama kenti ziyaret listenize ekletecek asıl şey Beyaz Rusların, misafirperver ve sıcakkanlı insanlar olması.
1. GÜN
10.00- Otele girişinizi yapın (göz kamaştırıcı ve merkezî konumuyla Crowne Plaza Minsk her zaman iyi bir seçim) ve Stalin döneminin harika mimarisine tanıklık etmek için Minsk’in en işlek caddesi Nezavisimosti Prospekt’te yürüyüşe çıkın: Zafer Meydanı’ndan başlayın, Gorki Parkı’na ve Kurtuluş Meydanı’na uğrayın. Mağrur bir Lenin heykelinin bulunduğu Bağımsızlık Meydanı’nda yürüyüşünüzü noktalayın. Bu keyifli yürüyüş, yaklaşık üç kilometre sürüyor.
GÖZ ALICI TABLOLAR VAR
13.00- Yerel çiftlik ürünleriyle hazırlanan yemeklere 21. yüzyıl dokunuşu katan Kuchmistr’de Beyaz Rus mutfağıyla tanışın. Daha önce denemediyseniz, soğan ve etle yapılan bir patates yemeği olan babka’yı mutlaka deneyin.
16.00- Ülkedeki en büyük sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan Ulusal Sanat Müzesi, öğleden sonranızı geçirmek için harika bir yer. Müzede aynı zamanda geniş bir Rus sanatı koleksiyonu ve 20. yüzyıl Batı ressamlarından göz alıcı tablolar sergileniyor.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış